Metindeki Lügatları
Bu Risaleye Ait Soru Cevaplar
Lügat Listesi
Lügatler :
abîdâne : kulluğa yakışır bir şekilde
âciz : güçsüz, zayıf
Allahü Zülcelâl Hazretleri : büyüklük ve haşmet sahibi olan yüce Allah
cevher : değerli şey, asıl, öz
daim : devamlı, sürekli
dünyevî : dünyaya yönelik
fıkra : belli bir düşüncenin özet olarak sunulduğu yazı
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hasıl eyleme : ulaştırma, kavuşturma
hat : yazı
hürmet : saygı
irşad buyurma : doğru yolu gösterme
istinsah etmek : el yazısı ile çoğaltmak
istirham eylemek : merhamet dileme
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah
lâfzî : ifadeye, söze ait
lütf-u Hak : her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah’ın ikramı, ihsanı, yardımı
mahz-ı inâyet : yardımın ta kendisi, sırf yardım ve koruma
memur edilen : görevlendirilen
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetme
mukabil : karşılık
murat : arzu, istek, amaç
mürşid : irşad eden, yol gösteren
nâkıs : noksan, eksik
nefis : kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
niyaz eylemek : dua etmek, yalvarmak
Rahîm : rahmeti herbir varlığı kuşatan her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren Allah
saniyen : ikinci olarak
sevk : yönlendirme
tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür : acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu
tarîk-i Nakşî : Nakşî tarikatı
tarîk-i nur : nur yolu
tulû eden : doğan, ortaya çıkan
uhrevî : âhirete yönelik
ulvî : yüce, büyük
ümmet-i İslâmiye : İslâm ümmeti, Müslümanlar
ümmet-i Muhammediye : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
üstad : hoca, öğretmen
yâd etmek : anmak, hatırlamak
yadigâr : bir kimseyi veya olayı hatırlatan şey; hediye, armağan
zaman-ı isyan ve tuğyan ve küfran : itaatsizlik, zulüm ve küfürde çok ileri gitme ve Allah’ın varlığına, birliğine inanmama, nimetini inkar etme devri
zât-ı hakîmâneleri : hikmet sahibi olan zâtınız
âciz : güçsüz, zayıf
Allahü Zülcelâl Hazretleri : büyüklük ve haşmet sahibi olan yüce Allah
cevher : değerli şey, asıl, öz
daim : devamlı, sürekli
dünyevî : dünyaya yönelik
fıkra : belli bir düşüncenin özet olarak sunulduğu yazı
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hasıl eyleme : ulaştırma, kavuşturma
hat : yazı
hürmet : saygı
irşad buyurma : doğru yolu gösterme
istinsah etmek : el yazısı ile çoğaltmak
istirham eylemek : merhamet dileme
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah
lâfzî : ifadeye, söze ait
lütf-u Hak : her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah’ın ikramı, ihsanı, yardımı
mahz-ı inâyet : yardımın ta kendisi, sırf yardım ve koruma
memur edilen : görevlendirilen
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetme
mukabil : karşılık
murat : arzu, istek, amaç
mürşid : irşad eden, yol gösteren
nâkıs : noksan, eksik
nefis : kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
niyaz eylemek : dua etmek, yalvarmak
Rahîm : rahmeti herbir varlığı kuşatan her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren Allah
saniyen : ikinci olarak
sevk : yönlendirme
tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür : acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu
tarîk-i Nakşî : Nakşî tarikatı
tarîk-i nur : nur yolu
tulû eden : doğan, ortaya çıkan
uhrevî : âhirete yönelik
ulvî : yüce, büyük
ümmet-i İslâmiye : İslâm ümmeti, Müslümanlar
ümmet-i Muhammediye : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
üstad : hoca, öğretmen
yâd etmek : anmak, hatırlamak
yadigâr : bir kimseyi veya olayı hatırlatan şey; hediye, armağan
zaman-ı isyan ve tuğyan ve küfran : itaatsizlik, zulüm ve küfürde çok ileri gitme ve Allah’ın varlığına, birliğine inanmama, nimetini inkar etme devri
zât-ı hakîmâneleri : hikmet sahibi olan zâtınız
Saniyen: Şu zaman-ı isyan ve tuğyan ve küfranda mahz-ı inayet ve lûtf-u Hak olan, ümmet-i İslâmiyeyi hakaik-i imaniyeye sevk ve irşada memur edilen zât-ı hakîmânelerini, bütün ümmet-i Muhammediyeyi olduğu gibi, bu âcizi de nurlu Sözler’le tarîk-i nura irşad buyurduğunuzdan dolayı hürmet ve minnetle daim yâd eder, dünyevî ve uhrevî muratlarınızı hasıl eylemesini Rahîm, Kerîm olan Allahü Zülcelâl Hazretlerinden abîdâne niyaz ve istirham eylerim.
Hulûsi
• • •
Lügatler :
abîdâne : kulluğa yakışır bir şekilde
âciz : güçsüz, zayıf
Allahü Zülcelâl Hazretleri : büyüklük ve haşmet sahibi olan yüce Allah
cevher : değerli şey, asıl, öz
daim : devamlı, sürekli
dünyevî : dünyaya yönelik
fıkra : belli bir düşüncenin özet olarak sunulduğu yazı
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hasıl eyleme : ulaştırma, kavuşturma
hat : yazı
hürmet : saygı
irşad buyurma : doğru yolu gösterme
istinsah etmek : el yazısı ile çoğaltmak
istirham eylemek : merhamet dileme
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah
lâfzî : ifadeye, söze ait
lütf-u Hak : her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah’ın ikramı, ihsanı, yardımı
mahz-ı inâyet : yardımın ta kendisi, sırf yardım ve koruma
memur edilen : görevlendirilen
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetme
mukabil : karşılık
murat : arzu, istek, amaç
mürşid : irşad eden, yol gösteren
nâkıs : noksan, eksik
nefis : kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
niyaz eylemek : dua etmek, yalvarmak
Rahîm : rahmeti herbir varlığı kuşatan her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren Allah
saniyen : ikinci olarak
sevk : yönlendirme
tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür : acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu
tarîk-i Nakşî : Nakşî tarikatı
tarîk-i nur : nur yolu
tulû eden : doğan, ortaya çıkan
uhrevî : âhirete yönelik
ulvî : yüce, büyük
ümmet-i İslâmiye : İslâm ümmeti, Müslümanlar
ümmet-i Muhammediye : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
üstad : hoca, öğretmen
yâd etmek : anmak, hatırlamak
yadigâr : bir kimseyi veya olayı hatırlatan şey; hediye, armağan
zaman-ı isyan ve tuğyan ve küfran : itaatsizlik, zulüm ve küfürde çok ileri gitme ve Allah’ın varlığına, birliğine inanmama, nimetini inkar etme devri
zât-ı hakîmâneleri : hikmet sahibi olan zâtınız
âciz : güçsüz, zayıf
Allahü Zülcelâl Hazretleri : büyüklük ve haşmet sahibi olan yüce Allah
cevher : değerli şey, asıl, öz
daim : devamlı, sürekli
dünyevî : dünyaya yönelik
fıkra : belli bir düşüncenin özet olarak sunulduğu yazı
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hasıl eyleme : ulaştırma, kavuşturma
hat : yazı
hürmet : saygı
irşad buyurma : doğru yolu gösterme
istinsah etmek : el yazısı ile çoğaltmak
istirham eylemek : merhamet dileme
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah
lâfzî : ifadeye, söze ait
lütf-u Hak : her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah’ın ikramı, ihsanı, yardımı
mahz-ı inâyet : yardımın ta kendisi, sırf yardım ve koruma
memur edilen : görevlendirilen
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetme
mukabil : karşılık
murat : arzu, istek, amaç
mürşid : irşad eden, yol gösteren
nâkıs : noksan, eksik
nefis : kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
niyaz eylemek : dua etmek, yalvarmak
Rahîm : rahmeti herbir varlığı kuşatan her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren Allah
saniyen : ikinci olarak
sevk : yönlendirme
tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür : acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu
tarîk-i Nakşî : Nakşî tarikatı
tarîk-i nur : nur yolu
tulû eden : doğan, ortaya çıkan
uhrevî : âhirete yönelik
ulvî : yüce, büyük
ümmet-i İslâmiye : İslâm ümmeti, Müslümanlar
ümmet-i Muhammediye : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
üstad : hoca, öğretmen
yâd etmek : anmak, hatırlamak
yadigâr : bir kimseyi veya olayı hatırlatan şey; hediye, armağan
zaman-ı isyan ve tuğyan ve küfran : itaatsizlik, zulüm ve küfürde çok ileri gitme ve Allah’ın varlığına, birliğine inanmama, nimetini inkar etme devri
zât-ı hakîmâneleri : hikmet sahibi olan zâtınız