Kardeşimin bir fıkrasıdır.

Ellerinizi öper, duanızı isterim. Dünyadan dargın, nefsinde âciz olan Abdülmecid’e güzel bir üstad, ulvî bir mürşid olacak yeni eserleriniz geldi. Lâfzî bir üstadı kaybettimse de, mânevî müteaddit mürşidleri buldum diye kendimi tebşir ettim. Hakikaten irşad edecek nurlu eserlerdir. Allah çok razı olsun.
Abdülmecid

• • •
Önceki Risale: ( 13 ) / Sonraki Risale: ( 15 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abîdâne : kulluğa yakışır bir şekilde
âciz : güçsüz, zayıf
Allahü Zülcelâl Hazretleri : büyüklük ve haşmet sahibi olan yüce Allah
cevher : değerli şey, asıl, öz
daim : devamlı, sürekli
dünyevî : dünyaya yönelik
fıkra : belli bir düşüncenin özet olarak sunulduğu yazı
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hasıl eyleme : ulaştırma, kavuşturma
hat : yazı
hürmet : saygı
irşad buyurma : doğru yolu gösterme
istinsah etmek : el yazısı ile çoğaltmak
istirham eylemek : merhamet dileme
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah
lâfzî : ifadeye, söze ait
lütf-u Hak : her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah’ın ikramı, ihsanı, yardımı
mahz-ı inâyet : yardımın ta kendisi, sırf yardım ve koruma
memur edilen : görevlendirilen
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetme
mukabil : karşılık
murat : arzu, istek, amaç
mürşid : irşad eden, yol gösteren
nâkıs : noksan, eksik
nefis : kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
niyaz eylemek : dua etmek, yalvarmak
Rahîm : rahmeti herbir varlığı kuşatan her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren Allah
saniyen : ikinci olarak
sevk : yönlendirme
tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür : acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu
tarîk-i Nakşî : Nakşî tarikatı
tarîk-i nur : nur yolu
tulû eden : doğan, ortaya çıkan
uhrevî : âhirete yönelik
ulvî : yüce, büyük
ümmet-i İslâmiye : İslâm ümmeti, Müslümanlar
ümmet-i Muhammediye : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
üstad : hoca, öğretmen
yâd etmek : anmak, hatırlamak
yadigâr : bir kimseyi veya olayı hatırlatan şey; hediye, armağan
zaman-ı isyan ve tuğyan ve küfran : itaatsizlik, zulüm ve küfürde çok ileri gitme ve Allah’ın varlığına, birliğine inanmama, nimetini inkar etme devri
zât-ı hakîmâneleri : hikmet sahibi olan zâtınız
Yükleniyor...