Kuleönü karyesinden elmas kalemli Mustafa’nın kıymettar arkadaşı Hafız Mustafa’nın fıkrasıdır.

Ey Feyyâz-ı Mutlak ve Vâhid-i Ehad olan Cenâb-ı Allah’a giden tarik-i müstakim yolunu gösterip, pek elemli ve pek hatarlı uhrevî hayatımın kurtulmasına sebep olan Üstadım Efendim;
Bundan dört mah mukaddem, Kur’ân-ı Hakîmin elmas, inci dükkânından pırlantaları ve vüs’atimiz kadar uhrevî harçlığı almak üzere ziyaretinize kardeşim Mustafa ile varmıştık. “Niçin geldiniz?” diye şefkatli bir tekdire binâen müteessirâne geriye döndük. O tekdirden gelen şefkatli ve ücretli bir fırtınaya tutulduk. O zaman Üstadımın iksir-i âzam olan o mübarek kalbini rencide ettiğimizi anlayınca, ikinci bir teessür bana geldi. Bu zamana kadar pek âciz, hiç-ender-hiç olan zaif ruhum o teessürler içinde feryad ederken, şefkatli tokat risalesinde, bizim fırtınalı tokadımızı zikreden Üstadımızın hakkımızda ne derece şefkatli olduğunu anladık. O teessürâtımız sürura kalboldu.

1 اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى

Bu mübarek Rebiü’l-Evvelin on ikinci gecesi, mübarek bir gecede Üstadımın pek yakınımızda olan Isparta’ya hicreti beni o kadar memnun ve mesrur etti ki, o yaralar ve bereler ve teessürlerden hiçbir şey kalmadı. Elhamdü lillâh, Rebiü’l-Evvel ayının on ikinci gecesi, dünya ve âhiret yaratılmasına sebep olan, dünya ve âhireti, zerreden şemse kadar bütün mükevvenâtı ziyalandıran, kıyamete kadar bâki, güneş gibi nurlu, feyizli, gıdalı şeriatıyla âhiret kapısını açan o mübarek Zât-ı Fahr-i Âlem (sallâllahü aleyhi ve sellem) Efendimizin o mübarek gecede dünyaya teşrif buyurması, bütün mükevvenâtı memnun edecek pek mübarek bir gecede Üstadımın hicreti, yani Rebiü’l-Evvelin on ikinci gecesi Isparta’nın harîmine dahil olması ve hicretinin tevafuk ve tesadüf gelmesi, beni yine o elmas çarşısında pırlantaları vüs’atimiz kadar almak üzere Üstadımın ziyaretine yol açtı. İnşaallah bu hicretiniz büyük fütuhata sebep olacaktır.

Nitekim, Sallâllahü Aleyhi ve Sellem Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında, feth-i Mekke haberinin Cibrîl-i Emînle nüzûlü, Peygamberimizi ve Sahabe efendilerimizi memnun ettiği gibi, Üstadımın tevafuk eden hicreti, fütuhata sebep olması, beni ve bütün Müslümanları memnun ve mesrur eyleyecektir.
İmamoğlu
Hafız Mustafa (r.h.)

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Elhamdü lillah, bu Rabbimin bir ihsânıdır.
Önceki Risale: ( 139 ) / Sonraki Risale: ( 141 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, kuvvetsiz
bâki : devamlı olan, kalıcı
binâen : dayanarak, bağlı olarak
Cibrîl-i Emîn : güvenilir Cebrâil
dahil olma : içeri girme, katılma
elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah’a mahsustur”
feth-i Mekke : Mekke’nin fethi
feyiz : mânevî gıda, bereket
fütuhat : fetihler, zaferler
harîm : saha, alan; herkese açık olmayan, izinsiz girilmesi yasak olan bölge
hicret : göç, bir memleketten başka bir memlekete taşınma
hiç-ender-hiç : baştan sona hiç olan
iksir-i âzam : her derde devam olan büyük ilaç
inşaallah : Allah dilerse
kalb olma : dönüşme
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mah : ay
mesrur etme : sevindirme
mukaddem : evvel, önce
mübarek : bereketli, hayırlı
mükevvenât : yaratılmışlar, bütün mahlûkat
müteessirâne : etkilenerek, üzüntü duyarak
nüzûl : inme
Rebiü’l-Evvel : Hicrî takvimde üçüncü ay
rencide etme : incitme, kırma
sallâllahü aleyhi ve sellem : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
sürur : mutluluk, sevinç
şefkatli tokat risalesi : Onuncu Lem’a
şems : güneş
şeriat : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi
teessür : üzüntü
teessürât : üzüntüler
tekdir : azarlama
tesadüf : rast gelme
teşrif buyurma : şeref verme, şereflendirme
tevafuk : denk gelme
uhrevî : âhirete yönelik
vüs’at : genişlik
Zât-ı Fahr-i Âlem : bütün âlemin kendisiyle övündüğü Zât, Peygamberimiz
zikreden : ifade eden, anan
ziyalandıran : aydınlatan
Yükleniyor...