Âsım Beyin fıkrasıdır.

Üstad-ı Ekremim;
Bu kerre ikmaline muvaffak olabildiğim üç risale-i şerife ki, Yirmi Dördüncü Söz, Yirmi Dokuzuncu Söz, Otuz Birinci Mektubun Beşinci Lem’ası Mirkatü’s-Sünne Risaleleri berâ-yı tashih ve manzûr-u Üstadânelerine buyurulmak üzere takdim edildi. Risale-i şerifelerin cümlesi, birer hakikat nuru fışkıran birer gülistan-ı cinândır. Hele Otuz Birinci Mektubun Lem’aları ki, Minhâcü’s-Sünne ve gerekse Tiryâk-ı Marazi’l-Bid’a olan Mirkatü’s-Sünne okunmaya doyulmaz. Okudukça hissedilen manevî sürur ve füyûzatın had ve hududu bulunmaz bir umman-ı feyizdir. Bazı cümleler oluyor ki, namazdan evvel ve sonra fakirhaneye gelen ihvana müteaddit defalar okuyup feyizleniyoruz. Hele Giritli Hasan Efendi, gözyaşlarından kendisini alamıyor. Malûm-u Üstadâneleri, kendisi Kadirî şeyhidir. Zât-ı Üstadânelerine ve bâhusus Gavsü’l-Âzam Şeyh Geylânî Hazretlerine merbutiyet ve muhabbeti derece-i nihayettedir.

Üstad-ı Ekremim; Bu defa risale-i şerifeler bir parça tehire uğradı. Bunu, fakirin atâlet, betâlet ve kesâletine haml buyurmayınız. Şikâyet değil, müftehirane arz ediyorum. Bu sene Cenâb-ı Hakkın fakire lütuf ve ihsan ve keremi çok oldu. Lehul hamdu ve’l-minnetu, yüz binlerce müteşekkirim. Ramazan Bayramından beri, iki defadır hastalığım ki, el’an nekahet devrindeyim, risale-i şerifelerin istinsahına oldukça bir fasıla vermiş oldu. Çok şükür elhamdü lillâh, bu hastalıklar bir in’âm-ı İlâhîdir. Dua-yı Üstadâneleriyle sıhhatim yerine gelmektedir.
Âsım

• • •
Önceki Risale: ( 155 ) / Sonraki Risale: ( 157 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bâhusus : özellikle
berâ-yı tashih : tashih ederek, düzelterek
cami-i şerif : şerefli ve kıymetli cami
cihet : taraf
derece-i nihayet : en son derece
fakirhane : tevazu ifadesi olarak, kendisinden bahseden kişinin kendi evi için kullandığı ifade
feyizlenme : mânevî berekete, bolluğa erişme
fıkra : kısa yazı
füyûzat : feyizler; mânevî bereket, bolluk
gülistan-ı cinân : cennetlerdeki gül bahçesi
had ve hududu bulunmamak : sonu ve sınırı olmamak
hakikat : gerçek, esas
hâsıl olma : meydana gelme
havsala : hafıza
ihvan : kardeşler
ikmal edilme : tamamlanma
ikmal : tamamlama
kudsî : kusursuz ve yüce; kutsal
kuvve-i hafıza : hafıza gücü, bellek
Malûm-u Üstadâne : Üstadın bildiği gibi
manzûr-u Üstadâne : siz Üstadımın nazarına, görüşüne
merbutiyet : bağlılık
Minhâcü’s-Sünne : sünnet yolu; Peygamberimizin sünnetine uyma metodu; Dördüncü Lem’a
Mirkatü’s-Sünne : Peygamberimizin (a.s.m.) sünnetine uymanın dereceleri; On Birinci Lem’a
muhabbet : sevgi
muvaffak olma : başarma
müteaddit : bir çok
risale-i şerif : şerefli ve kıymetli risale
sürur : mutluluk, sevinç
tâbir : yorum
Tiryâk-ı Marazi’l-Bid’a : İslâmiyet’in aslında olmayıp sonradan dine sokulan, Kur’ân’a ve sünnete aykırı mânevî hastalıkların ilâcı, panzehiri; On Birinci Lem’a
umman-ı feyiz : mânevî bereket, bolluk denizi
ümmî : okuma-yazma bilmeyen, tahsil görmemiş
Üstad-ı Ekrem : cömertlik, şeref ve izzet sahibi Üstad
Zât-ı Üstadâne : Üstadın kendisi
atâlet : tembellik
azamet : büyüklük
azîm : büyük
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
betâlet : âvârelik; işsizlik
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücud : varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah
cürüm : günah
dua-yı Üstadâne : siz Üstadın duası
el’an : halen, şimdi
elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah’a mahsustur”
fakir : muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
fasıla : ara
feyiz : mânevî bereket, bolluk
fıkra : kısa yazı
hadsizlik : sınırsızlık, hesapsızlık
haml buyurma : yükleme
hissiyat : hisler, duygular
ihsan : bağış, ikram, iyilik, yardım
in’âm-ı İlâhî : Allah’ın nimet vermesi
istifade : fayda, yarar
istinsah : yazarak çoğaltma
kemâl-i iştiyak : tam bir istek ve arzu
kerem : cömertlik, ikram
kesâlet : uyuşukluk, tembellik
lehul hamdu ve’l-minnetu : tüm hamd ve minnetler Allah’a mahsustur
lütuf : iyilik, ihsan, bağış
meserret : sevinç
mukabele etme : karşılık verme
müftehirane : ne iftihar ederek
mütemadiyen : sürekli olarak
müteşekkir : teşekkür eden, şükreden
nekahet devri : hastalıktan yeni kalkmış fakat tamamıyla iyileşmemiş kimsenin hâli
nezdinde : nazarında, bakışında
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
risale/risale-i şerife : şerefli ve kıymetli risale; Risale-i Nur’un herbir bölümü
şükür : nimeti veren Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme
tahattur etmek : hatırlamak
tehir : erteleme
Üstad-ı Ekrem : cömertlik, şeref ve izzet sahibi Üstad
Yükleniyor...