Kardeşim Abdülmecid’in fıkrasıdır. Hulûsi Beye yazdığı mektuptandır.

Eyyühe’l-azîzin azizi, Hazret-i Seydanın muhterem tilmizi;
Teşnesi bulunduğum tebşirnamelerinizi memnuniyetle aldım. Var olunuz. Cevapları yazmak icap eder, amma ne yazayım? Ruh nâhoş, kalb bîhoş, kafam bomboş. Zira, etraf-ı erbaamdan takattur eden vahşetler, kasâvetler, yeisler, beisleri tasavvur ettikçe, biri cinnete, yani cünuna, diğeri cennete, yani Şam’a gitmek üzere, akıl ve ruhum seferber vaziyetini alıyorlar. Bunun içindir ki, ne Seydanın, yani Üstadın talebeliğini ve ne de sizin kardeşliğinizi bihakkın ifa edemediğimden, ne yazacağımı bilemiyorum.

Hem de sizden gelen mektuplar saf, temiz, nurlu bir fikirden çıktığından, okuyanlara ışık veriyor. Zulmetli fikrimden çıkan arîzalar ise, size zulmet vereceği ihtimalinden korkarak, tez tez takdime cesaret edemiyorum.
Abdülmecid

• • •
Önceki Risale: ( 166 ) / Sonraki Risale: ( 168 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmin : kabul eyle, ey Allah’ım
arîza : mektuplar
beis : sakınca, mahzur
bihakkın : gerçek anlamıyla
bîhoş : hoş değil
Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücud : varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah
cinnet : delilik hâli
cünun : delilik
etraf-ı erbaa : dört taraf
eyyühe’l-azizin azizi : ey azizlerin azizi
fıkra : kısa yazı
Hazret-i Seyda : Efendi hazretleri
ifa etme : bir işi gerçekleştirme
iktiza : gerektirme
kasâvet : gam, keder
kemâl-i rahmet ve merhamet : mükemmel bir şefkat ve merhamet
merhamet : acıma, şefkat
muhterem : saygıdeğer
nâhoş : hoş olmayan
nâil-i mükâfat : mükâfata, ödüle erişme
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
risaleler : Risale-i Nur
seferber : harekete, yola çıkmaya hazır halde olmak
Seyda : efendi, hoca
takattur eden : damlalar halinde süzülen
takdim : sunma
tasavvur etme : düşünme, hayal etme
tebşirname : müjdelerin olduğu yazı
teşne : hevesli, istekli
tilmiz : öğrenci
umum : bütün
vahşet : ürküntü
yeis : ümitsizlik
zira : çünkü
zulmet : karanlık
Yükleniyor...