Re’fet Beyin fıkrasıdır.

Pek muhterem ve sevgili Üstadım Efendim;
Bu defa göndermiş olduğunuz Gavs-ı Geylânî Hazretlerinin ihbar-ı gaybîsi, çok şâyân-ı hayret ve teemmül bir mesele-i mühimmedir. Büyük zevk-i ruhânî ile okumakla beraber, fakir talebeniz bunu çoktan hissetmiştim. “Üstadımızın bu zaman için, mühim bir vazife-i mâneviyesi var. Lâkin henüz ifşâ etmiyor, mektum tutuyor” fikrindeyim ve bu fikrimi bazı hâlis kardeşlerime de söylemiştim. Geçen sene Sabri Efendiye yazmış olduğunuz mektupların birinde de şu fıkrayı görmüştüm: İmam-ı Rabbânî, son zamanlarda biri gelecek, iman meselelerini gayet vâzıh bir surette neşir ve ilân edecek. Bu sizin hiç-ender-hiç kardeşiniz—hâşâ—kendimi o adam zannedecek değilim; yalnız o büyük adamın bir pişdâr neferi olduğumu zannediyorum. Sen benden o zâtın kokusunu hissediyorsun.” Bu fıkra evvelki düşüncemi takviye etti ve kemâl-i sürurla gelip Hüsrev’e dahi söyledim. Üstadımızın rütbe-i mâneviyesini anladığımızdan çok sevinmiştik. Bundan dört-beş ay evvel de ziyaret-i âlinize geldiğimde, Üstadımız hakkında sormuş olduğum suale verdiğiniz cevap, kezâlik evvelki kanaatlerimi teyit ve takviye etti. O zaman yalnız bir-iki kişi biliyorduk. Şimdi, bu risalenin neşriyle has talebelerin hepsi vâkıf olmuş oluyor. Sürurumuza pâyan yoktur. Dinsizliğin münteşir olduğu şu zamanda bulunduğumuza evvelce teessüf ediyorduk. Şimdi hiç teellüm, teessür eseri kalmadı. Zât-ı âlileri gibi bir Üstadı bulduğumuzdan, zaman ne olursa olsun bizi me’yus etmiyor. Cenâb-ı Allah tûl i ömür ihsan buyursun. Daha bizlere çok zevkli eserler okutacağınıza eminim. Müsaadenizle şunu da ilâve edeyim ki, sizin daha harika vazife-i mâneviyeniz var. Zaman gelecek, remizlerle, işârât-ı Kur’âniyeyle öyle haber vereceksiniz ki, HAŞİYE bunları da geçecek ve bizleri şaşırtıp bırakacaktır.
Fakir talebeniz
Re’fet

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bu, Re’fet’in bir keramet-i ferasetidir.
Önceki Risale: ( 174 ) / Sonraki Risale: ( 176 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

evvel : önce
fakir : muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
fıkra : kısa yazı
gayet : çok
has : özel
hâşâ : asla öyle değil
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hiç-ender-hiç : hiç içinde hiç
ifade-i meram : maksadı ifade etme
ihsan buyurma : bağışlama, verme
işârât-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın işaretleri
kanaat : görüş, fikir
kemâl-i sürur : büyük sevinç
keramet-i feraset : çabuk sezme ve anlama kabiliyetindeki keramet
kezâlik : bunun gibi
mebsutan : etraflıca anlatılmış olarak
me’yus : ümitsiz
Minhâcü’s-Sünnet : sünnet yolu; Peygamberimizin sünnetine uyma metodu; Dördüncü Lem’a
münteşir : yayılmış
mütalâa : dikkatle okuma, inceleme
nefer : asker
neşir : yayma
neşrolunma : yayınlanma
pâyan : kenar, sınır, son
pişdâr : öncü, önde giden
remiz : işaret
rütbe-i mâneviye : mânevî rütbe
sual : istek
suret : şekil
sürur : mutluluk
takiben : takip ederek
takviye : kuvvetlendirme, güçlendirme
teellüm : elem, acı çekme
teessüf etme : hayıflanma, üzülme
teessür : üzüntü
teyit etme : kuvvetlendirme, doğrulama
tezayüd etme : ziyadeleşme, artma
tûl-i ömür : ömür uzunluğu
vâkıf : bir işten haberli olan, farkında
vâzıh : açık, âşikâr
vazife-i mâneviye : mânevî görev
zât-ı âlileri : yüksek şahsiyetiniz
zira : çünkü
ziyaret-i âliniz : sizin yüksek ziyaretiniz
Yükleniyor...