Zekâi’nin fıkrasıdır.

Kalbim derin bir ihtiyaç ve iştiyak içinde, şu mübarek günlerde, Üstadımın ziyaretini arzu ediyor. Nasıl ki, yaz günlerinin sıcak demlerinde bilumum nebatat, yağmura ihtiyaç hissederse, Zekâi de Üstadımın nasihatlerine ve telkinlerine öylece müştak ve muhtaçtır.

Üstadım, eyyâm-ı mübareke pek çabuk gelip geçti. Benim gibi mânevî yaralarından mecruh biçareler, böyle mübarek günlerde, elbette kusurlarının affını ve meşru emellerinin husulünü, Hallâk-ı Âlem’den temenni ve niyaz etmişlerdir. Cenâb-ı Allah, mâh-ı gufrânın kudsiyeti hürmetine, kusurlarımızı af ve mağfiret eylesin. Âmin.

Sevgili Üstadım; bu defa üç gün izinle Atabey’e gidip, ebeveynimi ve âhiret dostlarımızı ziyaret ettim.

Ah, Üstadım; bazan zahirî hâdisat insanı çok düşündürüyor. Gayr-ı ihtiyarî, ruhu garip ve rikkatle karışık bir ıztıraba düşürüyor. Bu anlarda, hayatın kararsızlıklarından mütevellid yeis, bizi müteessir ediyor. Şefkat ve merhamete hasret çekiyoruz.

Üstadım, öyle zannediyorum ki, âcizleri, hayatın ihtilâta mecbur eden ahvâlinden uzaklaşamadıkça, kalbim ârâmgâh-ı lezzetinde tam bir sükûnu bulamayacak. İnşaallah, duanızın himmetiyle, o anlara da selâmetle vâsıl olacağım. Bu hissiyatımı izah etmek, anlaşılmış bir ruh için zaid değil midir?

Aziz Üstadım; emsal-i kesiresiyle Üstadımızın riyaseti altında müşerref olmaklığımızı dilediğim Îd-i Fıtrınızı tebrik vesilesiyle, takdim-i ihtirâmât eyler, muhterem ellerinizden ve ayaklarınızdan öperim, sevgili Üstadım.
Günahkâr talebeniz
Zekâi

• • •
Önceki Risale: ( 184 ) / Sonraki Risale: ( 186 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
âcize : güçsüz anlamında, tevazu ifadesi olarak, bayanlar için “ben” yerine kullanılan söz
ahvâl : haller, durumlar
ârâmgâh-ı lezzet : dinlenip lezzet alınan yer
aziz : çok değerli, izzetli
ebeveyn : anne, baba
emsal-i kesire : çok benzerler
fıkra : bölüm, kısa yazı
garip : kimsesiz, yalnız
gayr-ı ihtiyarî : elinde olmayarak, istemeksizin
hâdisât : hâdiseler, olaylar
hasret çekme : özleme
hemşire : kız kardeş
himmet : ciddî gayret
hissiyat : hisler, duygular
ıztırap : sıkıntı, aşırı elem
Îd-i Fıtr : Fıtr Bayramı, Ramazan Bayramı
ihtilât : karışıklık
inşaallah : Allah dilerse
izah etmek : açıklamak
mahrum : yoksun
mahzuniyetle : üzgün olarak, üzüntüyle
muhterem : saygıdeğer
mübarek : bereketli, hayırlı
müfsid : fesat çıkaran, bozucu
müşerref olma : şereflenme
müteessir etme : etkileme, üzme
mütemadiyen : devamlı, sürekli
mütevellit : doğan, oluşan
nasihat : öğüt
nihayet : sonunda
rikkat : acıma, yufka yüreklilik
riyaset : başkanlık
selâmet : esenlik, güven
sükûn : sakinlik
takdim-i ihtirâmât eyleme : hürmetlerini, saygılarını sunma
teskin etme : sakinleştirme, yatıştırma
vâsıl olma : ulaşma, kavuşma
vesilesiyle : aracılığıyla
yeis : ümitsizlik
zahirî : görünürdeki
zaid : lüzumsuz, fazla
Yükleniyor...