Hulûsi Beye yazılmıştır.
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Sual: İmam-ı Gazâlî’nin “Neş’e-i uhrâ, neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir” demesinin sebebi?
Elcevap: Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazâlî’nin “Neş’e-i uhrâ, neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir” demesi, mahiyet ve cinsiyet itibarıyla değildir.
Çünkü, 2 يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ
ve 3 هُوَ الَّذِى يَبْدَؤُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ gibi çok âyetlerin sarahatine muhalif olur. O muhalefet, keyfiyet ve suret itibarıyladır. Hem de umur-u uhreviyenin mertebece fevkalâde yüksek olmasına işarettir. Hem de Gazâlî’nin haşr-i cismaniyle beraber haşr-i ruhânînin dahi vuku bulmasına, bazı ehl-i bâtına taklit ve mümâşât cihetiyle bir işaretidir.
Sual: Sa’d-ı Teftazânî biri hayvanî, diğeri insanî olmak üzere ruhu ikiye taksim ettikten sonra, “Mevte mâruz kalan, yalnız ruh-u hayvanîdir. Ruh-u insanî ise mahlûk değildir ve onunla Allah beyninde nispet ve sebep yoktur. Cesetle kaim olmayıp müstakill-i bizzattır” demesinin sebebi ve izahı?
Elcevap: Sa’d-ı Teftazanî’nin 4 اَلرُّوحُ اْلاِنْسَانِيَّةُ لَيْسَتْ مَخْلُوقَةً demesi; 5 قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبِّى sırrıyla -beka-yı ruh bahsinde beyan edildiği gibi- ruhun mahiyeti, zîhayat bir kanun-u emir, zîşuûr bir âyine-i ism-i Hayy, zîcevher bir cilve-i hayat-ı sermedî olduğundan mec’uldür. Bu cihetle, mahlûktur denilemez. Fakat Sa’d, Makasıd ve Şerhu’l-Makâsıd’da, bütün muhakkıkîn-i İslâmın icmâına ve âyât ve ehâdîsin nusûsuna muvafık olarak, “O kanun-u emir, vücud-ı hâricî giydirilmiş, sair mahlûkat gibi mahlûk ve hâdistir” demiştir. Sa’d’ın ezeliyet-i ruha kail olmadığına bütün âsârı şahittir.
6 لَيْسَتْ بَيْنَهَا وَبَيْنَ اللّٰهِ نِسْبَةٌ demesi, hulûl gibi bâtıl bir mezhebin reddine işarettir. Hayvânâtın ruhları dahi bâkîdir; kıyâmette yalnız cesetleri fenâ bulur. Mevt ise fenâ değil, belki alâkanın kesilmesidir.
7 وَلاَ سَبَبَ demesi, esbâb-ı zahiriyenin tavassutu ve Azrail Aleyhisselâmın kabz-ı ervâh hususundaki münâcâtı bahsinde denildiği gibi, ruhun doğrudan doğruya perdesiz, vasıtasız icad edilmesine işarettir.
8 اِسْتَقَلَّتْ بِذَاتِهَا demesi, beka-yı ruh ispatında denildiği gibi, “Ceset ruha dayanır, ayakta kalır. Ruh ise bizâtihî kaimdir. Ceset harap olursa daha ziyade serbest olur, melek gibi göğe uçar” demektir ve bâtıl bir mezhebin reddine işarettir.
• • •
(Hususî kısmı)
Haşre dair, Sûre-i Rûm’da; وَمِنْ اٰيَاتِهِ .. وَمِنْ اٰيَاتِهِ .. وَمِنْ اٰيَاتِهِ haşrin, ayrı ayrı çok kuvvetli burhanlarını mu’cizâne beyan eden o âyetlerin ilhamı ile, o âyetlere bir tefsir yazmak niyetinde olduğum vakitte, bu suallerin sorulması, lâtif bir tevafuktur.
9 وَاَزْوَاجَهُمْ وَاَوْلاَدَهُمْ fıkrasını dua ve münâcâtımda ilâve ettiğim dakikada hatırıma geldiniz. Bu nevi duada dahi birinciliği kazandınız. Kalben, kalemen, bilfiil alâkadar olmak şartıyla, yirmi dört saatte yüz defa, tasavvurca beş yüz defa, manevî kazanç ve duamda hissedar olmaya müstehak olmanızı arzu ettiğim bir vakitte bu sualleriniz, beni sizin hesabınıza çok mesrur etti ve bir beşaret oldu.
Said Nursî
• • •
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : “Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız.” Rum Sûresi, 30:19.
3 : “Halkı önce yaratan, sonra iade edecek olan Odur.” Rum Sûresi, 30:27.
4 : İnsanın ruhu mahlûk (yaratılmış bir varlık) değildir.
5 : “De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir.” İsrâ Sûresi, 17:85.
6 : Onunla Allah arasında nisbet yoktur.
7 : Sebep de yoktur.
8 : Bizâtihi müstakildir.
9 : Hanımları ve çocukları.
2 : “Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız.” Rum Sûresi, 30:19.
3 : “Halkı önce yaratan, sonra iade edecek olan Odur.” Rum Sûresi, 30:27.
4 : İnsanın ruhu mahlûk (yaratılmış bir varlık) değildir.
5 : “De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir.” İsrâ Sûresi, 17:85.
6 : Onunla Allah arasında nisbet yoktur.
7 : Sebep de yoktur.
8 : Bizâtihi müstakildir.
9 : Hanımları ve çocukları.