Mesud’un garip bir fıkrasıdır.
Kamer yeni tulû ettiği esnada, onun aydınlığına ve gecenin serinliğinde, arpanın yumuşaması hasebiyle orak biçmekte iken, kamerin güzelliğine ve şeffaflığına bakarak ve orağın bitmemesi, Nurları yazmaktan mahrum kaldığımı tahassürâne ve meyusâne düşünmekte iken, bilmem iğfâlât, bilmem tulûat, hatırıma gelen şu sözü söyledim: “Yâ Rab! İsmim Mesud, kendim bîsud, çok çalıştım olamadım mesud” dedim ve arpa biçmeye devam ettim. Aradan bir müddet geçtikten sonra yattım. Menamda dediler ki: “Bırakma Üstadın Said’in eteğini, eyler seni mesud.” Derhal uyandım; ay hemen kaybolmak üzere. Derhal “Yâ Rab! Ben saadet-i dünyeviye istemedim, tevbekâr oldum.” Saadet-i uhreviyemin, sizin duanızla olacağı telkin edilmiştir ve duanıza muhtacım. Bendenizi duadan dirîğ buyurmamanızı temenni eder, el ve ayaklarınızdan öperim, efendim hazretleri.
Mesud (r.h.)
• • •