Biraderlerine yazdıkları mektuptan.

Eğer ahvâl-i ruhiyemi anlamak istersen, gelecek şu iki fıkra tercümandır. Bir şairin dediği gibi derim:

Ney gibi her dem ki, geçmiş ömrümü yâd eylerim.
Tâ nefes var ise kuru cismimde feryad eylerim.
Bir ticaret kılmadım, nakd-i ömür oldu hebâ,
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan, bîhaber.
Ağlayıp nâlân edip, düştüm yola tenha garip,
Dîde giryân, sîne biryân, akıl hayrân, bîhaber.

“Evet, geçmiş ömrü israf ettik, zayi ettik. Çok mübarek zâtlar, ahbaplar kaybettik, yalnız kaldım. O mübareklerle beraber âhirete çalışmadım.”
• • •
Önceki Risale: ( 244 ) / Sonraki Risale: ( 246 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahbap : dostlar, sevgililer
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
ahvâl-i ruhiye : ruh halleri, psikolojik haller ve durumlar
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
bîhaber : habersiz
birader : kardeş
biryân : yaralı, yanık
dem : an, vakit
dîde : göz
ehl-i hıfz : Kur’ân’ı ezberleyenler
envâ : çeşitler
feryad eyleme : bağırıp çağırma
fıkra : bölüm
giryân : yaşlı
hafız : Kur’ân’ı ezberleyen
hebâ : boş, faydasız
hıfz : ezberleme
ikrâm-ı İlâhî : Allah’ın ikramı
israf etme : boş yere harcama
işkâl etme : zorlaştırma, güçleştirme
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
lâkin : fakat, ama
meziyet-i belâgat : belâgatın özelliği
mutabık-ı mukteza-yı hal : hâlin gereğine uygunluk, uyum
mübarek : değerli
nakd-i ömür : ömür sermâyesi
nâlân etme : inleme, sızlama
nevi : çeşit, tür
ney : bir tür üflemeli müzik aleti
nükte : ince ve anlamlı söz
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
sîne : sadır, göğüs
tesadüfat : tesadüfler, rastlantılar
tevâfukat-ı gaybiye : gaybî ve mânevî bir yardım eseri olarak meydana gelen tevafuklar, uygunluklar
tevafukat-ı müteşabihe : birbirine benzeyen şeylerin denk gelmesi
yâd eyleme : anma, hatırlama
zayi etme : kaybetme
Yükleniyor...