بِاسْمِهِ - وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 1

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ 2

Aziz kardeşim Re’fet Bey; Senin mektubunu ve kitabını memnuniyetle aldım. Gayet sevdiğim bir talebem olan Hulûsi Beyin ruhunu sizde hissettim. Seni yeni değil, Hulûsi gibi eski bir talebe olarak kabul ettim. Talebeliğin hâssası şudur ki: Yazılan Sözlere kendi malı gibi sahip olmalıdır. Kendisi telif etmiş ve yazmış nazarıyla bakıp neşrine ve ehil olanlara iblâğına çalışmaktır. Mâşaallah, hattın güzeldir. Vakit bulursan bir kısmını yazın. Bir kısmını Hüsrev gibi ciddî talebeler yazar; onlardan bilâhare alır, yazarsınız ve onlarla teşrik-i mesai edersiniz. Altı senedir Isparta’da ciddî talebelerin çıkmasına muntazırdım, bekliyordum. El-minnetü lillâh, şimdi sizinle beraber birkaç tane çıkmaya başladı. Çünkü bir talebe, yüz dosta müreccahtır. Sözler namındaki envâr-ı Kur’âniye ise, en mühim ibadet olan ibadet-i tefekküriye nev’indendir. Şu zamanda en mühim vazife, imana hizmettir. İman saâdet-i ebediyenin anahtarıdır.
3 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’ın adıyla. “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
2 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
3 : Bâkî olan sadece Odur.
Önceki Risale: ( 251 ) / Sonraki Risale: ( 253 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
bilâhare : daha sonra
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihazât : cihazlar, aletler, organlar
ehil : lâyık, alışık, dost
el-minnetü lillâh : “minnet Allah’adır”
envâr-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın nurları
gayet : çok
haram : Allah ve resulü tarafından kesin olarak yasaklanmış şey
hassa : birşeye ait özellik
hat : yazı
hâtime çekme : son verme
ibâha : kullanılmasına izin verme, helâl gösterme
iblâğ etme : bildirme, haberdar etme
katletme : öldürme
kavânîn-i şeriat : şeriat kanunları; İslâm dininin her alanda koyduğu prensipleri
mânen : mânevî olarak
mâşaallah : “Allah dilemiş ve ne güzel yapmış”
Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelâl : dünya misafirhanesinde kullarına yardım edip rızıklandıran sonsuz haşmet ve celâl sahibi Allah
misafirhane-i dünya : dünya misafirhanesi
muntazır : bekleyen
müreccah : tercih edilen
nazarıyla : gözüyle, bakışıyla
neşir : yayma
nimet : iyilik, lütuf, ihsan
sarf etme : kullanma, harcama
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
suret : şekil, biçim
tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak
tâzip etme : azap verme, cezalandırma
telif etme : yazma
teşrik-i mesai : birlikte çalışma, işbirliği
ve hâkezâ : ve böylece, bunun gibi
Yükleniyor...