2 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ1 بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ 3

Aziz, sıddık kardeşim ve hizmet-i Kur’âniyede hakikatlı bir arkadaşım Re’fet Bey; Bu defa istinsah ettiğiniz risaleler çok güzel olmuştur. Senin gayret ve samimiyet ve ciddiyetini bana gösterdiler ve Re’fet tembel değildir, ispat ettiler. Onları tashih edip göndermiştim. Sonra işittim ki, getiren adam İslâmköyünde bırakmış. Otuz Birinci Mektubun Üçüncü, Dördüncü Lem’alarını yazmaya vakit bulamadım. Korkuyorum ki, onların da 4 اِذَا جَاۤءَ نَصْرُ اللّٰهِ sırrı gibi, mevsimi geçerek, sonra güzel yazılmamış olsun. İnşaallah sizlerin iştiyakı beni çalıştıracak. Fakat bu şuhûr-u selâse çok kıymettardır; leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşaallah, Kur’ân’a ait mesâille iştigal, bir nevi mânevî mütefekkirane Kur’ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-i Kur’ân mânâları risalelerin istinsah ve mütalâalarında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz.

Mu’cizât-ı Ahmediyeyi sizin için yazdırdım, tekmil oldu. Fakat başka bir nüsha ona göre yazdırmak lâzım olduğu için, muvakkaten burada kalacak. Senin mektubunda Hafız Sezai bizimle ciddî alâkadar olduğunu gösteriyor. Ben bir zaman idi, Ağroslu Zekâi gibi samimî, hararetli Isparta’da yeni bir kardeşimiz bulunacak, vicdanen hissediyordum. İnşaallah, bu Sezâi, o olacak. Ben onu işittiğim vakit, hissettiğim şahıs tevehhüm ettim. Eğer tasavvurum gibi ise zaten iyi; olmasa öyle olmaya çalışsın. Eğer Zekâi nasıl adamdır merak ederse, Yirmi Yedinci Mektubun fıkralarında Zekâi’nin mahiyetini ve ne derece samimî olduğunu gösterir fıkraları var, baksın.

Kayınpederin Hacı İbrahim Efendiye çok selâm ediyorum. O zâtı ciddî bir âhiret kardeşi telâkki etmişim. İnşaallah senin bu yeni gayret ve sa’yinden o da hissedardır.

Bedreddin’in küçüklüğüyle beraber, büyük talebeler dairesine dahil etmişim. O, küçüklerin büyüğüdür. Ve inşaallah Cenâb-ı Hak onun emsâlini çoğaltsın. Bedreddin’in validesine dua ediyorum. Elbette Bedreddin’in hüsn-ü terbiyesinde en mühim hisse onundur. Çünkü onun en birinci üstadı odur. Bekir Ağa, Lütfü Efendi, Hafız Ahmed, Sezai gibi kardeşlere selâm ediyorum.
5 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
3 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
4 : “Allah’ın yardımı geldiği zaman.” Nasr Sûresi, 110:1.
5 : Bâkî olan sadece Odur.
Önceki Risale: ( 256 ) / Sonraki Risale: ( 258 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öldükten sonraki sonsuz hayat
aziz : çok değerli, izzetli
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
derc edilme : içine yerleştirilme
feyz-i keramet : kerametin feyzi, bereketi
hakikatli : asıl, gerçek; doğru
hemşire : kız kardeş
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istinsah etme : nüshasını çıkarma, çoğaltma
iştiyak : arzu, istek
keramet-i gaybiye : gelecekle veya bilinmeyen bir şeyle ilgili Allah’ın bir ikramı olarak verilen haberler
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
muvaffak : başarılı
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sıddık : çok doğru ve bağlı
sür’at : hız
tashih etme : düzeltme
âhiret : öldükten sonraki sonsuz hayat
alâkadar : alâkalı, ilgili
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön, taraf
efdal : en faziletli, en üstün
emsal : benzerler, örnekler
fıkra : bölüm, kısım
hararetli : heyecanlı
hisse : pay
hissedar : pay sahibi
hüsn-ü terbiye : güzel terbiye; terbiyenin güzelliği
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istinsah : nüshasını çıkarma, çoğaltma
iştigal : meşgul olma
itikad : inanç
kıraat-i Kur’ân : Kur’ân’ın okunması
kıymettar : kıymetli, değerli
leyle-i Kadir : Kadir Gecesi
mahiyet : özellik, nitelik
marifet : Allah’ı bilme, tanıma
mesâil : meseleler
Mu’cizât-ı Ahmediye : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) gösterdiği mu’cizelerin anlatıldığı risale; On Dokuzuncu Mektup
muvakkaten : geçici olarak
mütalâa : dikkatle okuma, inceleme
mütefekkirane : tefekkür ederek
nevi : çeşit, tür
nüsha : kopya
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sa’y : çalışma
şuhûr-u selâse : üç aylar; Receb, Şaban ve Ramazan ayları
takdir : değerlendirme
tasavvur : düşünce, hayal
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde düşünme
tekmil olma : tamamlanma
telâkki etme : kabul etme
tevehhüm etme : zannetme
valide : anne
Yükleniyor...