بِاسْمِهِ - وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 1

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ 2

Aziz kardeşim Re’fet Bey; Bu sabah namazdan sonra başımı çevirdim, Re’fet Beyi gördüm zannettim. Geceleyin bir torba bal ve içinde dolu altın, mübarek bir talebeme veriyordum. Arkamdaki zât demek Re’fet Beyin kalb ve ruhunu taşıyor. Hem dellâlı olduğum hazinenin en kıymettar, en tatlı şeyi bizim vasıtamızla satın almak istiyor. Sonra gördüm ki, senin ikinci bir nüshandır, yani Seyranî’dir.

O rüyada ikiniz hissedarsınız, paylaşırsınız. Her neyse... Sizin bu defa yazdığınız Söz ziyade hoşuma gittiği için, evvelce sana dediğim gibi, başka hatlara nisbeten senin hattın gözüme eski dost göründüğünün sırrını anladım ki, merhum biraderzadem Abdurrahman’ın hattına benziyor. Bu hat kendini göstermeli. İştiyakın oldukça, böyle intihap ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur.

Hulûsi, Abdurrahman’ın yerine çendan geçmiş. Şu yazı müşâbeheti bana müjde ediyor ki, bir Abdurrahman Re’fet’ten de çıkacak. Mürekkep hakkında düşündüğün iyidir. Elde gezecek, güzel olmak şartıyla sabit olsun. Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünkü, mütalâaya iştiyak ve iştahı açar.

Yeni Sözler’le alâkadarlık edenlere, evvelki üç Hafız ile mutaf Hafız Mahmud Efendiye selâm, hem dua ediyorum. Sebat etsinler; onları kardeş dairesine dahil etmişim, talebe dairesine girmeye çalışsınlar. Siz kimi intihap etseniz benim de kabulümdür. Hoca İsmail Hakkı Efendiye çok selâm ve dua ediyorum. Madem az adamla konuşan İşârâtü’l-İ’câz onunla hayli konuşmuş, ben de o zâtı ale’r-re’s-i ve’l-ayn kabul ediyorum. İşârâtü’l-İ’câz ile iktifa etmesin. İşârâtü’l-İ’câz’ı tefsir eden ve hakaikini aydınlattıran ve göz görür derecesinde gösteren Sözler’i, Mektupları okusun. Hususan Yirmi Beşinci, Yirmi Altıncı Sözleri, Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektupları gibi intihap ettiği risaleleri de okusun. Başta Bekir ve Hüsrev kardeşlerime selâm ve dua ederim ve dualarını isterim.

Vehhâbî meselesi dünkü gün elime geçti. Baktım, sana göndermek ruhum istedi. Başka bir surette Re’fet kendi geldi, kendi kitabını kendine götürdü.
3 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Said Nursî

Senin ve Hüsrev’in yazıları beni hiç yormuyor. Çünkü, yanlışları azdır. Fakat başkalar, bir defa kendileri tashih etmeden bana geliyor. Hafızama itimad edip, yalnız tashih edip yoruluyorum. Sâirlerin yazdıklarını sizler mukabele edip, ba’dehu bana gönderseniz daha iyi olur.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’ın adıyla. “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
2 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
3 : Bâkî olan sadece Odur.
Önceki Risale: ( 263 ) / Sonraki Risale: ( 265 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
biraderzade : kardeş oğlu, yeğen
çendan : gerçi
dellâl : duyurucu, ilân edici
evvelce : daha önce
Hafız Ahmed :
has : özel
hat : yazı
hissedar : hisseli, pay sahibi
intihap : seçme
iştiyak : arzu, istek
kıymettar : kıymetli, değerli
merhum : rahmete kavuşmuş, ölmüş
mübarek : bereketli, hayırlı
müşâbehet : benzeme, benzeyiş
mütalâa : dikkatle okuma, inceleme
nisbeten : oranla, kıyasla
nüsha : kopya
Re’fet Bey/Re’fet :
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
vasıta : aracı
ziyade : çok, fazla
alâkadar : alâkalı, ilgili
ale’r-re’s-i ve’l-ayn : baş göz üstüne
ba’dehu : ondan sonra
Bekir :
dahil etme : içine alma, katma
Hâfız :
hakaik : hakikatler, gerçekler, doğrular
hususan : bilhassa, özellikle
Hüsrev :
iktifa etme : yetinme
intihap etme : seçme
İşârâtü’l-İ’caz : Risale-i Nur’dan bir kitap ismi, Kur’ân’ın mu’cizeliğini ispat eden bir tefsir
itimad etme : güvenme
mukabele etme : karşılama
mutaf : keçi kılından çul yapan, dokuyan veya satan
Re’fet :
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sâir : başka, diğer
sebat etme : kararlı olma
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
suret : biçim, şekil
tashih etme : düzeltme
tefsir eden : açıklayan, yorumlayan
Yükleniyor...