Re’fet Bey; Senin çok antika iki mu’cize-i kudret, müzehânemi tezyin etti. Âdi zannettiğimiz şeylerde ne kadar hârikulâde işler bulunduğunu ihtar ediyorlar, şu On Dokuzuncu Mektupta ikinci, üçüncü cüz’ünde salâvat-ı şerifenin her sahifede birbirine bakması tesadüf işi olamaz. Çünkü tesadüf, onda bir tevafuk eder. Bu ise onda dokuz tevafuk var. Demek, ne şuursuz tesadüfün işi ve ne de benim ve ne de kâtiplerin düşünüşüdür. Çünkü ben yeni anlıyorum, kâtipler benden sonra anladılar. Demek gaybî bir kast ve iradeyle, umum Sözlerde ve bilhassa On Dokuzuncu Mektuptaki salâvât-ı şerifede harika bir letafeti irade etmiş. O tevafukat ise, gaybî bir kastla derc edilen bir belâgat ve letafetin tereşşuhatıdır.
Said Nursî

• • •
Önceki Risale: ( 265 ) / Sonraki Risale: ( 267 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdi : basit, değersiz
antika : eski ve kıymetli sanat eseri
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
bilhassa : özellikle
cüz : bölüm, kısım
derc edilen : içine yerleştirilen
fevkalâde : olağanüstü
garip : harika, şaşırtıcı
gaybî : bilinmeyen, gayb âlemine ait
hâdise : olay
hakikat : asıl, gerçek, doğru
hârikulâde : olağanüstü, şaşırtıcı derecede
has : özel
hat : yazı
ihtar etme : hatırlatma
intak-ı hak : Allah’ın konuşturması
irade etme : dileme, isteme
kabil : gibi
kast : bilerek ve isteyerek yapma
kâtip : yazan, yazıcı
Kuleönlü Mustafa :
Küçük Hâfız Zühdü :
letafet : şirinlik, güzellik, hoşluk
mu’cize-i kudret : Allah’ın kudret mu’cizesi
musırrâne : ısrarlı bir şekilde
muvafakat : uygunluk
muvazenet : denge
müzehâne : müze
Re’fet Bey :
salâvat-ı şerife : Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duaları
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
şuursuz : bilinçsiz
tarz-ı hat : yazı şekli
tereşşuhat : sızıntılar, damlalar
tesadüf : rastlantı
tevafuk etme : denk gelme, uygun düşme
tevafukat : tevafuklar, düzgün bir biçimde birbirine uygun gelişmeler
tezyin etme : süsleme, donatma
umum : bütün
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...