Metindeki Lügatları
Bu Risaleye Ait Soru Cevaplar
Lügat Listesi
Lügatler :
âciz : güçsüz
ahkâm : hükümler
akik : çoğunlukla kırmızı renkte olan değerli bir süs taşı
âlî : yüce, yüksek
arz : anlatma, ifade etme
ba's : haşir, yeniden diriltilme
bekà-i ruh : ruhun ölümsüzlüğü ve devamlılığı
beşer : insan
bilhassa : özellikle
câmi : kapsayan, içinde bulunduran
cevâhir : cevherler, değerli taşlar
defter-i kebîr : büyük defter; insanın günah ve sevaplarının yazıldığı defter
deryâ-yı mâneviyat : mâneviyat deryası, denizi
ef'âl : fiiler, işler
ehemmiyet : önem
envâr-ı hakaik-i kibriyâ : büyük hakikatlerin nurları
ezvâk-ı letâif-i ulyâ : çok yüce ve yüksek olan güzelliklerin verdiği zevkler
hata–savab : doğru ve yanlışlar; sevap ve günahlar
hâvi : içine alan
ihtar eden : hatırlatan
ilzam eden : delil getirerek karşısındakini susturan
istinsah : el ile yazarak çoğaltma
kable'l-vuku : olmadan önce
kal'a-misâl : kale gibi, kaleye benzeyen
kat'î : kesin
mahkeme-i kübrâ : âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme
makam : yer, mertebe
makam-ı istimâ : dinleme makamı, yeri
maksad-ı aksâ : en büyük maksat, gaye
malzeme-i cihadiye-i vahdâniye : Allah’ın birliği yolunda mücadele için gerekli malzeme, donanım
matlab-ı âlâ : en yüce talep, arzu
Medarlar : Yirmi Dokuzuncu Söz’de bulunan bölümler
mektûm : gizli, saklı
melâike : melekler
muvaffak olmak : başarmak
münkir : inkar eden, Allah’tan gelene inanmayan
müstağrak : gark olmuş, dalmış
müşrik : Allah’a ortak koşan
nef' : fayda, yarar
resânet : sağlamlık
sefâin-i Kibriyâ : sonsuz azamet ve büyüklük sahibi Allah’ın gemileri; yani gazegenler, yıldızlar
seyrân etme : seyretme, gezme
suud etmek : yükselmek, çıkmak
temâşâ etmek : bakmak, seyretmek
umumî : genel
ahkâm : hükümler
akik : çoğunlukla kırmızı renkte olan değerli bir süs taşı
âlî : yüce, yüksek
arz : anlatma, ifade etme
ba's : haşir, yeniden diriltilme
bekà-i ruh : ruhun ölümsüzlüğü ve devamlılığı
beşer : insan
bilhassa : özellikle
câmi : kapsayan, içinde bulunduran
cevâhir : cevherler, değerli taşlar
defter-i kebîr : büyük defter; insanın günah ve sevaplarının yazıldığı defter
deryâ-yı mâneviyat : mâneviyat deryası, denizi
ef'âl : fiiler, işler
ehemmiyet : önem
envâr-ı hakaik-i kibriyâ : büyük hakikatlerin nurları
ezvâk-ı letâif-i ulyâ : çok yüce ve yüksek olan güzelliklerin verdiği zevkler
hata–savab : doğru ve yanlışlar; sevap ve günahlar
hâvi : içine alan
ihtar eden : hatırlatan
ilzam eden : delil getirerek karşısındakini susturan
istinsah : el ile yazarak çoğaltma
kable'l-vuku : olmadan önce
kal'a-misâl : kale gibi, kaleye benzeyen
kat'î : kesin
mahkeme-i kübrâ : âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme
makam : yer, mertebe
makam-ı istimâ : dinleme makamı, yeri
maksad-ı aksâ : en büyük maksat, gaye
malzeme-i cihadiye-i vahdâniye : Allah’ın birliği yolunda mücadele için gerekli malzeme, donanım
matlab-ı âlâ : en yüce talep, arzu
Medarlar : Yirmi Dokuzuncu Söz’de bulunan bölümler
mektûm : gizli, saklı
melâike : melekler
muvaffak olmak : başarmak
münkir : inkar eden, Allah’tan gelene inanmayan
müstağrak : gark olmuş, dalmış
müşrik : Allah’a ortak koşan
nef' : fayda, yarar
resânet : sağlamlık
sefâin-i Kibriyâ : sonsuz azamet ve büyüklük sahibi Allah’ın gemileri; yani gazegenler, yıldızlar
seyrân etme : seyretme, gezme
suud etmek : yükselmek, çıkmak
temâşâ etmek : bakmak, seyretmek
umumî : genel
Müşrik ve münkirleri mağlûp ve ilzam eden ve son sistem malzeme-i cihadiye-i vahdâniyeyi hâvi ve câmi, kuvvet ve resâneti çelik, kıymet ve ehemmiyeti elmas ve cevâhir ve akik bir kal’a-misâl olan Otuzuncu Sözü istinsaha muvaffak oldum.
Sabri
• • •
Lügatler :
âciz : güçsüz
ahkâm : hükümler
akik : çoğunlukla kırmızı renkte olan değerli bir süs taşı
âlî : yüce, yüksek
arz : anlatma, ifade etme
ba's : haşir, yeniden diriltilme
bekà-i ruh : ruhun ölümsüzlüğü ve devamlılığı
beşer : insan
bilhassa : özellikle
câmi : kapsayan, içinde bulunduran
cevâhir : cevherler, değerli taşlar
defter-i kebîr : büyük defter; insanın günah ve sevaplarının yazıldığı defter
deryâ-yı mâneviyat : mâneviyat deryası, denizi
ef'âl : fiiler, işler
ehemmiyet : önem
envâr-ı hakaik-i kibriyâ : büyük hakikatlerin nurları
ezvâk-ı letâif-i ulyâ : çok yüce ve yüksek olan güzelliklerin verdiği zevkler
hata–savab : doğru ve yanlışlar; sevap ve günahlar
hâvi : içine alan
ihtar eden : hatırlatan
ilzam eden : delil getirerek karşısındakini susturan
istinsah : el ile yazarak çoğaltma
kable'l-vuku : olmadan önce
kal'a-misâl : kale gibi, kaleye benzeyen
kat'î : kesin
mahkeme-i kübrâ : âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme
makam : yer, mertebe
makam-ı istimâ : dinleme makamı, yeri
maksad-ı aksâ : en büyük maksat, gaye
malzeme-i cihadiye-i vahdâniye : Allah’ın birliği yolunda mücadele için gerekli malzeme, donanım
matlab-ı âlâ : en yüce talep, arzu
Medarlar : Yirmi Dokuzuncu Söz’de bulunan bölümler
mektûm : gizli, saklı
melâike : melekler
muvaffak olmak : başarmak
münkir : inkar eden, Allah’tan gelene inanmayan
müstağrak : gark olmuş, dalmış
müşrik : Allah’a ortak koşan
nef' : fayda, yarar
resânet : sağlamlık
sefâin-i Kibriyâ : sonsuz azamet ve büyüklük sahibi Allah’ın gemileri; yani gazegenler, yıldızlar
seyrân etme : seyretme, gezme
suud etmek : yükselmek, çıkmak
temâşâ etmek : bakmak, seyretmek
umumî : genel
ahkâm : hükümler
akik : çoğunlukla kırmızı renkte olan değerli bir süs taşı
âlî : yüce, yüksek
arz : anlatma, ifade etme
ba's : haşir, yeniden diriltilme
bekà-i ruh : ruhun ölümsüzlüğü ve devamlılığı
beşer : insan
bilhassa : özellikle
câmi : kapsayan, içinde bulunduran
cevâhir : cevherler, değerli taşlar
defter-i kebîr : büyük defter; insanın günah ve sevaplarının yazıldığı defter
deryâ-yı mâneviyat : mâneviyat deryası, denizi
ef'âl : fiiler, işler
ehemmiyet : önem
envâr-ı hakaik-i kibriyâ : büyük hakikatlerin nurları
ezvâk-ı letâif-i ulyâ : çok yüce ve yüksek olan güzelliklerin verdiği zevkler
hata–savab : doğru ve yanlışlar; sevap ve günahlar
hâvi : içine alan
ihtar eden : hatırlatan
ilzam eden : delil getirerek karşısındakini susturan
istinsah : el ile yazarak çoğaltma
kable'l-vuku : olmadan önce
kal'a-misâl : kale gibi, kaleye benzeyen
kat'î : kesin
mahkeme-i kübrâ : âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme
makam : yer, mertebe
makam-ı istimâ : dinleme makamı, yeri
maksad-ı aksâ : en büyük maksat, gaye
malzeme-i cihadiye-i vahdâniye : Allah’ın birliği yolunda mücadele için gerekli malzeme, donanım
matlab-ı âlâ : en yüce talep, arzu
Medarlar : Yirmi Dokuzuncu Söz’de bulunan bölümler
mektûm : gizli, saklı
melâike : melekler
muvaffak olmak : başarmak
münkir : inkar eden, Allah’tan gelene inanmayan
müstağrak : gark olmuş, dalmış
müşrik : Allah’a ortak koşan
nef' : fayda, yarar
resânet : sağlamlık
sefâin-i Kibriyâ : sonsuz azamet ve büyüklük sahibi Allah’ın gemileri; yani gazegenler, yıldızlar
seyrân etme : seyretme, gezme
suud etmek : yükselmek, çıkmak
temâşâ etmek : bakmak, seyretmek
umumî : genel