Abdurrahman Tahsin’in fıkrasıdır.

Ey yüce Üstad;
Risale-i Nur dairesi içine kabul ve bu âb-ı kevser-i hayatla menba-ı feyz-i iman, gayet değerli ve kıymettar bu ebedî dersle, kendimi daima mesut ve bahtiyar addediyorum. Yalnız sür’at-i kalemim olmadığından, yazıyı biraz tehirinden müteessirim. Sehil ve muvaffakiyetime hayırlı dualarınızı rica eder, kemâl-i edeple ellerinizi öperim, muhterem Üstadım.

Rûz sâim, leyl kaim,
Çû makam-ı âşıkan
Leyle-i nısf-ı Regaib,
Târik-ı dünya ve tâib.

Nâşir-i Risale-i Nur,
Bediüzzaman muhibb-i bâz-ı Geylân.
Ey ferîd-i asru’z-zamân
Sensin hakîm-i kalbân.

Fakir talebeniz
Abdurrahman Tahsin

• • •
Önceki Risale: ( 282 ) / Sonraki Risale: ( 284 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âb-ı kevser-i hayat : hayat veren Kevser suyu
addetme : sayma, kabul etme
bahtiyar : talihli, mutlu
bîgâne : ilgisiz, kayıtsız
Cenâb-ı Hâlık-ı Rahîm : herbir şeyi sonsuz şefkat ve merhametle yaratan, sonsuz şan ve şeref sahibi olan Allah
çû : gibi
ebedî : devamlı, sonsuz
fakir : muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan bir söz
ferîd-i asru’z-zamân : asrın ve zamanın ferîdi, doğrudan Kur’ân’a dayanan büyük kişisi
fıkra : bölüm, kısa yazı
fıtrat : yaratılış, mizaç
gayet : çok
hakîm-i kalbân : kalplerin hekimi, doktoru
ifâ : yerine getirme, yapma
kaim : ayakta olan, uyumayan; ibadetle meşgul olan
kemâl-i edep : tam bir edep, saygı
kıymettar : kıymetli, değerli
leyl : gece
leyle-i nısf-ı Regaib : Regaib Gecesinin yarısı
makam-ı âşıkan : aşıkların makamı
menba-ı feyz-i iman : iman feyzinin, bereketinin kaynağı
muhibb-i bâz-ı Geylân : Abdülkâdir-i Geylâni Hazretlerinin seveni
muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer
muvaffakiyet : başarı
müteessir : üzülme
nâşir-i Risale-i Nur : Risale-i Nur’un nâşiri, yazanı
rûz : gündüz
sâim : oruçlu
sehil : kolaylık
sür’at-i kalem : kaleminin hızlı olması, hızlı yazı yazma
tâib : günahlarına tevbe etmiş
târik-ı dünya : dünyayı terk etmiş, bırakmış
tehir : erteleme, sonraya bırakma
vezâif : görevler
Yükleniyor...