Lügatler :
a’mâl-i kabîha : çirkin ameller, işler
âvâre : başıboş, serseri
bünyâd edilme : sağlamlaştırılma, kuvvetlendirilme
cilve : görüntü, yansıma
dest-gîr : yardımcı olan
esselâmü aleyküm : Allah’ın selâmı üzerinize olsun
ezel : başlangıcı olmayan, her zaman var olan
fakir : muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan bir söz
Ferîd-i Bediüzzaman : zamanın eşsiz güzeli, bir tanesi
fıkra : mektup, kısa yazı
hâk-i pây : ayağının tozu
hazret : saygıdeğer; saygı, hürmet maksadıyla büyüklere verilen ünvan
hicab : utanma
hidayet : doğru ve hak yol; İslâmiyet
huzur-u mânevî : mânevî huzur
huzur-u sâmi : yüksek, yüce huzur
ilticaname : sığınma yazısı, metni
inkıyad : boyun eğme, itaat etme
istikbal : gelecek
kemâl-i tâzim : büyüklüğün tam olarak dile getirilmesi
kudret-yâb : gücü yetebilen, yapabilen
levh-i kazâ : kazâ levhası; olmuş ve olacak şeylerin Allah’ın ilmindeki varlıkları
mahkûm : hüküm giyen, hükmedilen
mahrum : yoksun
makam-ı Yusuf : Yusuf’un makamı
mâsivâ-perest : dünya ile ilgili olan şeylere düşkünlük; Allah’tan başka şeylere aşırı düşkünlük
mazlum : zulme uğramış; karanlıkta kalmış
meyan : orta, ara
muhabbet-i mânevî : mânevî sevgi
muktedir olma : gücü yetme, yapabilme
muvacehe : yüzleşme, yüz yüze gelme
mübarek : değerli, hayırlı
mübeşşir : müjdeleyici
mürşid-i kâmil : kâmil mürşid; çok olgun, mükemmel yol gösterici
mütevellit : meydana gelmiş, oluşmuş
nişane : alâmet, işaret
nur-u hakikat : hakikat nuru
setr : örtme
seyyiat-ı mâzi : geçmişe ait kötülükler
şâd edilme : neşelendirilme
şefî : şefaat eden; af için aracılık eden
şefkatname : şefkatli yazılmış mektup
takbil etme : öpme
takdir-i İlâhî : Allah’ın takdiri, Allah’ın programı; kader
tali’ : talih; kader ve kısmet
tebliğ : bildirme
üstad-ı kader : kader Üstadı; Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce bilmesi, takdir edip, plânlaması demek olan kader ilmi, kader kalemi
vakıf-ı esrar-ı Sübhân : gizli sırları bilen, her türlü eksiklikten sonsuz derecede yüce olan Allah
viran : harap olmuş
zât-ı âlî : büyük zât
zât-ı mürşidane : yol gösteren kişi
âfitâb : güneş ışığı
arz etme : söyleme, bildirme
bârekâllah : Allah hayırlı ve bereketli kılsın
cür’et : cesâret
çeşm-i im’ân : iman gözü
daim : devamlı
efrâd-ı beşer : insanlığın fertleri, insanlar
elfaz : lafızlar, sözler
emân : emniyet, güven
emel-i hâlisane : samimi arzu, istek
envâr-ı tevfik-i İlâhî : Allah’ın yardımı ve başarıya ulaştırmasındaki nurlar
fıkra : kısa yazı, mektup
halka-i irşad : irşad halkası
hazret : saygıdeğer; saygı, hürmet maksadıyla büyüklere verilen ünvan
Hazret-i Mevlâ : Allah
hüsün : güzellik
incilâ : cilalanma, parlaklık
irşâdât-ı âliye : yüksek irşatlar, doğru yolu göstermeler
kemâl-i tâzim : büyük saygı, hürmet
kesb-i şeref ve cân : şereflenme ve canlanma
kıymettar : kıymetli, değerli
Küçük Hüsrev Mehmed Feyzi :
mazhar : erişme, kavuşma
misil : benzer, eş
mukaddes : her türlü çirkinlik ve eksiklikten yüce, kutsal
mübarek : değerli, hayırlı
müncelî olma : ortaya çıkma, parlama
mürşid : doğru yolu gösteren
nazar : bakış
nazar-ı af : affetme gözüyle bakma
nur-u Hüdâ : hidayet verici olan Allah’ın nuru
rûşenâ : aydınlık, parlak
subh-u mahşer : mahşer sabahı
şakirt : talebe, öğrenci
şitâb etme : koşma, acele etme
takbil : öpme
Tallâhi lekad âserakâllahü aleynâ : yemin olsun ki Allah seni bize üstün kılmıştır
tevkir : hürmet ve saygıyla anma
uyûn-u mü’min : mü’minlerin gözleri
üslûb-u hasen : güzel ifade tarzı
zâil : geçip gidici, yok olucu
zâlim : zulmeden, acımasız