Yine Sabri’nin.


Sözler namında olan bahr-i muhît-i Nurda iki seneyi mütecaviz bir zamandan beri seyr ü seyahatimin semere ve neticesini görüp bilmek hususunda şimdiye kadar zemin ve zaman müsait olmadığından, sermaye-i ticaretimin ne derecelere çıktığında, daha doğrusu bir ticaret edinebildim mi, yoksa edinemedim mi, mütereddit ve mütehayyir idim.

Hamden lillâh, bu şehr-i rahmet ve mağfirette, inayet-i Rabbaniye ve muavenet-i Peygamberîye ve himemat ve daavât-ı Üstadâneleri berekâtıyla sermaye-i ilmiye-i evveliye-i bendegânemin yüzde doksan dokuz derece yükseldiğini fehmettim. O menâbi-i ilmiye ve temsilât-ı hakikiye, meclislerimi o kadar tezyin ve tenvir etmektedir ki, arz etmekten âcizim. Beşerin pek ziyade ayağını kaydıran şu asırda, gayetle harika ve fevkalhad cihazat ve malzemeyi neşreden Nur fabrikasından her nevi teçhizatı almak farz olduğunu bilip, her türlü senâ ve sitâyişe bihakkın sezâ ve lâyık bulunan ve hiçbir suretle riyâya hamli imkânsız olan müessese sâhib-i âzamına, ne derecelerde ifâ-yı şükran ve arz-ı minnetdarî eylesem, yine hakkıyla vazife-i zimmetime edâ etmiş olamayacağım.
Sabri

• • •
Önceki Risale: ( 30 ) / Sonraki Risale: ( 32 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
altın-misal : altın gibi
arz etmek : sunmak
arz-ı minnetdarî : minnettarlığını bildirme
berekât : bereketler
beşer : insan
bihakkın : hakkıyla, gerçek anlamıyla
câmi : içine alan
cihazat : cihazlar, donanımlar
derece-i kıymet ve rağbet ve ehemmiyet : kıymet, beğenilme ve önem derecesi
edâ etme : yerine getirme
fehmetmek : anlamak
fevkalhad : haddinden fazla
gayet : çok
hakaik-i nâmütenâhî : sonsuz hakikatler, gerçekler
hakikat : gerçek, esas
Hâlık-ı Âlem Hazretleri : âlemin yaratıcısı olan yüce Allah
hamden lillâh : hamd ve şükür Allah’a mahsustur
haml : mânâ yükleme, anlam verme
himemat ve daavât-ı Üstadâne : Üstadın himmetleri, gayret ve duâları
hurufat : harfler
ifâ-yı şükran : teşekkür görevini yerine getirme, teşekkür etme
inâyet-ı Rabbâniye : bütün varlıkları terbiye eden ve idaresi ve tasarrufu altında bulunduran Allah’ın yardımı
istinsah : yazarak çoğaltma
kelimat : kelimeler, sözler
kıraat : okuma
lehü'l-hamd : Allah’a hamd olsun
mahzen : hazine deposu
meclis : bir mesele için görüşülen yer, toplantı ve sohbet yeri
menâbi-i ilmiye : ilim kaynakları
menba : maden, kaynak
muavenet-i Peygamberî : Hz. Peygamber’in yardımı
muvaffak olmak : başarmak
muvazzıh : açıklayan, izah eden
mübalâğa : abartı
müessese : tesis edilmiş, kurulmuş olan; kuruluş
mürekkep : oluşmuş
müştak : arzulu, istekli
neşreden : yayan
nevi : çeşit, tür
risale-i kıymetdarî : çok kıymetli risale; Yirmi Sekizinci Söz
risale-i pür-nur : baştan başa nur olan risale; Yirmi Sekizinci Söz
riyâ : gösteriş, başkalarına iyi görünme
ruh-u kemterâne : âciz ve fakir olan kimsenin ruhu
sâhib-i âzam : Allah’ın inayetiyle Risale-i Nur’u telif eden ve o Nur fabrikasının “büyük sahibi” anlamında Üstad Bediüzzaman için kullanılan bir ifade
senâ : övgü
sermaye-i ilmiye-i evveliye-i bendegâne : hizmetkârınızın önceki ilmi, ilmî varlığı
sezâ : lâyık, münasip
sitâyiş : ısrarlı övgü, medih
suret : şekil
şehr-i rahmet ve mağfiret : rahmet ve bağışlama ayı; Ramazan ayı
teçhizat : cihazlar, donanımlar
temsilât-ı hakikiye : hakikate götüren temsiller
tenvir etmek : aydınlatmak
tezyin etmek : süslemek
vaz etme : koyma, yerleştirme
vazife-i zimmet : üstlenilen vazife, yüklenilen hizmet
ziyade : fazla
Yükleniyor...