Yirminci Mektubu yazarken vaktimin adem-i müsaadesi cihetiyle çabuk yazmaya fazlaca sa’y ettiğimden, sathî bir nazar ve kıraat edildi. Derince düşünüp zihnimde takarrur ettiremedim ise de, müsaade-i fâzılâneleriyle şu hakikati arza ictisar ediyorum ki, bu mektub-u azîmü’l-mefhum, şimdiye kadar tesyâr buyurulan umum Nur Risalelerinin, hülâsatü’l-hülâsa zübdesi ve menba’-ı amîki olduğuna müşahedemle beraber, tafsilât ve teşrihat hususunda dahi zevi’l-akıl olanlar için, ibare-i Arabiyle tahrir buyurulan ve yedi fıkra-i mânidar ve Türkçe meallerinde münderiç olduğuna kanaat-i kâmilem mevcut bulunduğunu arz ile başkaca bir arzu daha uyandırdı ve dedim:

Âh, Hudâ-yı Müteâl ve Vâhibü’l-A’mâl ve’l-Âmâl Hazretleri tevfikat-ı Samedanîsini ihsan buyursa da, Üstad-ı Âlîkadrimden fenn-i ilm-i kelâmı taallümle tefeyyüz edebilsem, dedim ve bu arzu kalb-i bendelerîde ile’l-ebed merkûz kalacaktır ki, bu da kıymet-i bîpâyânını hissedip ulviyet ve kudsiyetini hakkıyla ifadeden âciz bulunduğum Yirminci Mektub-u mergûbdan mütevelliddir.
Sabri

• • •
Önceki Risale: ( 33 ) / Sonraki Risale: ( 35 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
adem-i müsaade : izin vermeme
besmele : Bismillahirrahmanirrahim’in kısaltılmış şekli
beyan edilmek : açıklanmak, anlatılmak
cihet : taraf, yön
derece-i ehemmiyet : önem derecesi
fenn-i ilm-i kelâm : kelâm ilmi
fıkra-i mânidar : nükteli, ince ve derin anlamlı kısa yazı
hakikat : gerçek, esas
hamdele : Elhamdülillah ifadesinin kısaltılmış şekli
Hudâ-yı Müteâl : Allah-u Teâla; büyüklük ve yücelikte bir eşi bulunmayan Allah
hülâsatü’l-hülâsa : özün özü
ibare-i Arabi : Arapça ibare, metin
ictisar etmek : cesaret etmek
ihsan : bağış, iyilik, lütuf
ile’l-ebed : sonsuza değin
iptida : başlangıç
kalb-i bendelerî : size bağlı kalbim, sizin köleniz olan kalbim
kanaat-i kâmile : tam, eksiksiz kanaat
kıraat edilmek : okunmak
kıymet-i bîpâyân : sonsuz kıymette
kudsiyet : kutsallık
meal : anlam
mektub-u azîmü’l-mefhum : büyük mânâları ve kavramları içine alan mektup; Yirminci Mektup
mektub-u mergûb : rağbet edilen, çok beğenilen mektup
menba’-ı amîk : çok derin kaynak
merkûz : saplanmış, sabit kalınmış
mevcut : var
münderiç : yerleştirilmiş
müsaade-i fâzılâne : yüksek müsaade, izin
müşahede : gözlemleme
mütevellid : meydana gelen, çıkan
nazar : bakış
Nur Risaleleri : Risale-i Nur
sa’y : çalışma
salvele : Hz. Muhammed’e okunan salât ve selam duası
sathî : sığ, yüzeysel
suret-i temsiliye : kıyaslamalı benzetme şeklinde
şâyân-ı takdir ve hayret : takdir ve hayret etmeye değer
taallüm : öğrenme
tafsilât : ayrıntılar
tahrir : yazmak, kaydetmek
takarrur ettirme : yerleştirme
tefeyyüz etme : feyiz alma, feyizlenme
tesyâr buyurulan : gönderilen; belli bir seyir halinde sürdürülen
teşrihat : şerhler, açıklamalar
tevfikat-ı Samedanî : hiçbir şeye muhtaç olmayan, ama herşey Kendisine muhtaç olan Allah’ın yardımları, muvaffakiyet bahşetmesi
ulviyet : yücelik
umum : bütün
Üstad-ı Âlîkadr : kadir ve kıymeti büyük Üstad
Vâhibü’l-A’mâl ve’l-Âmâl : amellerin ve emellerin karşılığını veren Allah
vücub : gereklilik
zevi’l-akıl : akıl sahipleri
zikir : anma
zübde : sonuç, öz
Yükleniyor...