Üç kitaptan Yirminci Sözü ilk defa okudum. Habl-i metîn-i İlâhî ve kanun-u mübîn-i Rabbânî olan Kur’ân-ı Azîmüşşânda, şu son asırda vücuda gelen ve Frenklerin medar-ı iftiharları bulunan tahtelbahir, tayyare ve saire gibi eşyaya, bin üç yüz küsur sene mukaddem işaretle ifade edildiğini öğrenerek Kitab-ı Mübînin mazi ve müstakbelden vermekte olduğu ihbarat-ı gaybiye ve sadıka ve beyanat-ı harika, dost ve düşmanı meftun ve hayretlerde bıraktığı cihetle, bir kat daha i’câz-ı Kur’ân’ı ispat ve teyid etmiştir. Yirmi Üç ve Otuzuncu Sözlerin baş taraflarından üçer, beşer sayfa okuyabildim. Mahzen ve medfen-i mücevherâta rasgelmiş bir fakir gibi hangi cevheri alacağımı harîsâne düşünüyorum.
Sabri

• • •
Önceki Risale: ( 35 ) / Sonraki Risale: ( 37 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bahr-i mu’cizât : mu’cizeler denizi
besmele : Bismillahirrahmanirrahim’in kısaltılmış şekli
beyanat-ı harika : hayranlık veren açıklamalar, izahlar
cevher : değerli taş
cihet : taraf, yön
cüz’ : kısım, parça
Fahr-i Kâinat : kâinatın kendisiyle övündüğü zât olan Peygamberimiz (a.s.m.)
fasıla : ara
Frenk : Avrupalı
habl-i metîn-i İlâhî : Allah’ın sağlam ve kopmaz ipi
harîsâne : hırslı bir şekilde
i’câz-ı Kur’ân : Kur’ân’ın mu’cizeliği
ihbarat-ı gaybiye ve sadıka : bilinmeyen ve görünmeyen âlemler hakkında verilen doğru haberler
iskât etme : susturma
kanun-u mübîn-i Rabbânî : besleyen, yetiştiren, verdiği nimetlerle varlıkları terbiye eden, idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah’ın apaçık kanunu
Kitab-ı Mübîn : herşeyi açıkça beyan eden kitap, Kur’ân-ı Kerim
Kur’ân-ı Azîmüşşân : şan ve şerefi yüce olan Kur’ân
mahzen ve medfen-i mücevherât : kıymetli taşların ve hazinelerin bulunduğu define
mânidar : nükteli, ince ve derin anlamlı
mazi : geçmiş
medar-ı iftihar : övünç kaynağı
meftun : düşkün, bağımlı, vurgun
mu’cizât : mu’cizeler
mukaddem : evvel, önce
musîb : isabet eden
muvakkat : geçici
müstakbel : gelecek
nefis : bütün lezzetlerin ve zevklerin kaynağı olan ve insanı kötüye yönelten duygu
sâik-i hayat-ı ebediye : sonsuz hayata, âhiret hayatına sevk edici, yönlendirici
tahtelbahir : denizaltı
takarrur etme : karar bulma, sağlamca yerleşme
takdir etmek : değer vermek
tayyare : uçak
tefekkür : etraflıca ve derinlemesine düşünme
temerküz etme : bir yere toplanma; merkezleşme, birikme
temsil : analoji; kıyaslama tarzında benzetme
tenvir eden : nurlandıran, aydınlatan
tesrir eden : sevindiren, mutlu eden
teyid etmek : desteklemek, doğrulamak
vesaire : ve benzeri, bunun gibi
vücuda gelen : meydana gelen, yapılan
Yükleniyor...