Metindeki Lügatları


Lügat Listesi
Lügatler :
aklî : akıl ile bilinen veya bulunan
alâim-i iman : iman alâmetleri, belirtileri
Aleyhi Ekmelü’t-Tehâyâ : en üstün selâmlar ve dualar onun üzerine olsun
âmin : kabul eyle, ey Allah’ım
âyât : âyetler, deliler
bahr-i hakâik : hakikatler, gerçekler denizi; Yirmi İkinci Söz
burak-ı tevfik : bir Cennet bineği olan Burak gibi, hedefe hemen ulaştıran Allah’ın yardımı
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
eser-i âlî : yüksek, yüce eser
eser-i bergüzîde : seçkin eser; On Dokuzuncu Mektup
fakir : muhtaç; tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
fevkalhad : haddinden fazla
fıkra : kısa yazı
hâin-i bîdin : dinsiz hâin
hakaik-i semâvât : gökler gibi yüksek hakikatler
haşreylemek : Allah’ın âhiret âleminde insanları diriltip toplaması
ihvan : kardeşler
inâyet-i İlâhî : Allah’ın inâyeti, yardımı
ind-i İlâhî : Allah’ın yüce katında, yanında
irâe : gösterme
istinsah : yazarak çoğaltma
izah eden : açıklayan
lâzım gelen : gerekli olan
lem’a-i ulviye : ulvî, yüce parlaklık; Yirmi İkinci Sözdeki Lem’alar
miftah : anahtar
mir’ât-ı Vâcibü’l-Vücud ve’l-Mennân : varlığı zorunlu olup var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan ve yarattıklarına herşeyi karşılıksız veren Allah’ın isim ve sıfatlarını yansıtan ayna
mirkat-ı iman : iman derecesi, merdiveni
muvaffak olmak : başarmak
mülhid : dinsiz, inkârcı
nâil eyleme : ulaştırma
naklî : nakledilen, vahiy ile gelen
nezd-i Peygamberî : Peygamberin yanı, huzuru
râh-ı urûc : yücelere gitme, yükseklere uçma yolu
Resûl-i Müctebâ : seçkin peygamber; Hz. Muhammed (a.s.m.)
ruhaniyet-i Peygamberî : Peygamberin ruhânî, mânevî varlığı
sancak-ı Muhammedî : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sancağı; kıyametten sonra, Müslümanların altında toplanacağı sancak
saray-ı dâr-ı beka : devamlı ve kalıcı olan âhiret sarayı
Şefâat-i Nebeviye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) şefaati, af için Allah’a niyazda bulunması
şeriat : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi
tahtında : altında
tanzim buyurulan : düzenlenen
tasnif buyurulan : sınıflandırılan
tefhim : anlatma, anlaşılmasını sağlama
alâim-i iman : iman alâmetleri, belirtileri
Aleyhi Ekmelü’t-Tehâyâ : en üstün selâmlar ve dualar onun üzerine olsun
âmin : kabul eyle, ey Allah’ım
âyât : âyetler, deliler
bahr-i hakâik : hakikatler, gerçekler denizi; Yirmi İkinci Söz
burak-ı tevfik : bir Cennet bineği olan Burak gibi, hedefe hemen ulaştıran Allah’ın yardımı
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
eser-i âlî : yüksek, yüce eser
eser-i bergüzîde : seçkin eser; On Dokuzuncu Mektup
fakir : muhtaç; tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
fevkalhad : haddinden fazla
fıkra : kısa yazı
hâin-i bîdin : dinsiz hâin
hakaik-i semâvât : gökler gibi yüksek hakikatler
haşreylemek : Allah’ın âhiret âleminde insanları diriltip toplaması
ihvan : kardeşler
inâyet-i İlâhî : Allah’ın inâyeti, yardımı
ind-i İlâhî : Allah’ın yüce katında, yanında
irâe : gösterme
istinsah : yazarak çoğaltma
izah eden : açıklayan
lâzım gelen : gerekli olan
lem’a-i ulviye : ulvî, yüce parlaklık; Yirmi İkinci Sözdeki Lem’alar
miftah : anahtar
mir’ât-ı Vâcibü’l-Vücud ve’l-Mennân : varlığı zorunlu olup var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan ve yarattıklarına herşeyi karşılıksız veren Allah’ın isim ve sıfatlarını yansıtan ayna
mirkat-ı iman : iman derecesi, merdiveni
muvaffak olmak : başarmak
mülhid : dinsiz, inkârcı
nâil eyleme : ulaştırma
naklî : nakledilen, vahiy ile gelen
nezd-i Peygamberî : Peygamberin yanı, huzuru
râh-ı urûc : yücelere gitme, yükseklere uçma yolu
Resûl-i Müctebâ : seçkin peygamber; Hz. Muhammed (a.s.m.)
ruhaniyet-i Peygamberî : Peygamberin ruhânî, mânevî varlığı
sancak-ı Muhammedî : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sancağı; kıyametten sonra, Müslümanların altında toplanacağı sancak
saray-ı dâr-ı beka : devamlı ve kalıcı olan âhiret sarayı
Şefâat-i Nebeviye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) şefaati, af için Allah’a niyazda bulunması
şeriat : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi
tahtında : altında
tanzim buyurulan : düzenlenen
tasnif buyurulan : sınıflandırılan
tefhim : anlatma, anlaşılmasını sağlama
Şu fıkra Şamlı Hâfız Tevfik’indir.
Altın yaldızla yazılması lâzımgelen eser-i âlînizde, Resul-i Müctebâ Aleyhi Ekmelü’t-Tehâyâ Efendimiz Hazretlerine dil uzatan hâin-i bîdin olan mülhid hâinlerin kuruyası dillerini, inâyet-i İlâhî ve ruhaniyet-i Peygamberî ve şeriat kılıcıyla kesmeye muvaffak olduğunuz şu eser-i bergüzîdenizi Cenâb-ı Hak ind-i İlâhîsinde ve nezd-i Peygamberîde kabul eylesin. Şefâat-i Nebeviyeye efendimi ve fakiri de nâil eyleyip, sancak-ı Muhammedî (a.s.m.) tahtında cümlemizi ihvanlarımızla beraber haşreylesin. Âmin.
Tevfik
• • •



Lügatler :
aklî : akıl ile bilinen veya bulunan
alâim-i iman : iman alâmetleri, belirtileri
Aleyhi Ekmelü’t-Tehâyâ : en üstün selâmlar ve dualar onun üzerine olsun
âmin : kabul eyle, ey Allah’ım
âyât : âyetler, deliler
bahr-i hakâik : hakikatler, gerçekler denizi; Yirmi İkinci Söz
burak-ı tevfik : bir Cennet bineği olan Burak gibi, hedefe hemen ulaştıran Allah’ın yardımı
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
eser-i âlî : yüksek, yüce eser
eser-i bergüzîde : seçkin eser; On Dokuzuncu Mektup
fakir : muhtaç; tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
fevkalhad : haddinden fazla
fıkra : kısa yazı
hâin-i bîdin : dinsiz hâin
hakaik-i semâvât : gökler gibi yüksek hakikatler
haşreylemek : Allah’ın âhiret âleminde insanları diriltip toplaması
ihvan : kardeşler
inâyet-i İlâhî : Allah’ın inâyeti, yardımı
ind-i İlâhî : Allah’ın yüce katında, yanında
irâe : gösterme
istinsah : yazarak çoğaltma
izah eden : açıklayan
lâzım gelen : gerekli olan
lem’a-i ulviye : ulvî, yüce parlaklık; Yirmi İkinci Sözdeki Lem’alar
miftah : anahtar
mir’ât-ı Vâcibü’l-Vücud ve’l-Mennân : varlığı zorunlu olup var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan ve yarattıklarına herşeyi karşılıksız veren Allah’ın isim ve sıfatlarını yansıtan ayna
mirkat-ı iman : iman derecesi, merdiveni
muvaffak olmak : başarmak
mülhid : dinsiz, inkârcı
nâil eyleme : ulaştırma
naklî : nakledilen, vahiy ile gelen
nezd-i Peygamberî : Peygamberin yanı, huzuru
râh-ı urûc : yücelere gitme, yükseklere uçma yolu
Resûl-i Müctebâ : seçkin peygamber; Hz. Muhammed (a.s.m.)
ruhaniyet-i Peygamberî : Peygamberin ruhânî, mânevî varlığı
sancak-ı Muhammedî : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sancağı; kıyametten sonra, Müslümanların altında toplanacağı sancak
saray-ı dâr-ı beka : devamlı ve kalıcı olan âhiret sarayı
Şefâat-i Nebeviye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) şefaati, af için Allah’a niyazda bulunması
şeriat : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi
tahtında : altında
tanzim buyurulan : düzenlenen
tasnif buyurulan : sınıflandırılan
tefhim : anlatma, anlaşılmasını sağlama
alâim-i iman : iman alâmetleri, belirtileri
Aleyhi Ekmelü’t-Tehâyâ : en üstün selâmlar ve dualar onun üzerine olsun
âmin : kabul eyle, ey Allah’ım
âyât : âyetler, deliler
bahr-i hakâik : hakikatler, gerçekler denizi; Yirmi İkinci Söz
burak-ı tevfik : bir Cennet bineği olan Burak gibi, hedefe hemen ulaştıran Allah’ın yardımı
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
eser-i âlî : yüksek, yüce eser
eser-i bergüzîde : seçkin eser; On Dokuzuncu Mektup
fakir : muhtaç; tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
fevkalhad : haddinden fazla
fıkra : kısa yazı
hâin-i bîdin : dinsiz hâin
hakaik-i semâvât : gökler gibi yüksek hakikatler
haşreylemek : Allah’ın âhiret âleminde insanları diriltip toplaması
ihvan : kardeşler
inâyet-i İlâhî : Allah’ın inâyeti, yardımı
ind-i İlâhî : Allah’ın yüce katında, yanında
irâe : gösterme
istinsah : yazarak çoğaltma
izah eden : açıklayan
lâzım gelen : gerekli olan
lem’a-i ulviye : ulvî, yüce parlaklık; Yirmi İkinci Sözdeki Lem’alar
miftah : anahtar
mir’ât-ı Vâcibü’l-Vücud ve’l-Mennân : varlığı zorunlu olup var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan ve yarattıklarına herşeyi karşılıksız veren Allah’ın isim ve sıfatlarını yansıtan ayna
mirkat-ı iman : iman derecesi, merdiveni
muvaffak olmak : başarmak
mülhid : dinsiz, inkârcı
nâil eyleme : ulaştırma
naklî : nakledilen, vahiy ile gelen
nezd-i Peygamberî : Peygamberin yanı, huzuru
râh-ı urûc : yücelere gitme, yükseklere uçma yolu
Resûl-i Müctebâ : seçkin peygamber; Hz. Muhammed (a.s.m.)
ruhaniyet-i Peygamberî : Peygamberin ruhânî, mânevî varlığı
sancak-ı Muhammedî : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sancağı; kıyametten sonra, Müslümanların altında toplanacağı sancak
saray-ı dâr-ı beka : devamlı ve kalıcı olan âhiret sarayı
Şefâat-i Nebeviye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) şefaati, af için Allah’a niyazda bulunması
şeriat : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi
tahtında : altında
tanzim buyurulan : düzenlenen
tasnif buyurulan : sınıflandırılan
tefhim : anlatma, anlaşılmasını sağlama