Şu fıkra, hakikî ve birinci bir kardeşimiz olan Hakkı Efendinindir.

Mükerreren mütalâa ve kıraat ederek, arş kadar yüksek eserleriniz hakkında mütalâa serdine, bir kelime hattâ bir nokta ilâvesine kendimde cür’et ve kudret bulamadığımdan dolayı, bu babda bir mütalâa dermeyanına imkân göremiyorum. Yalnız, çok yüksek, cihan kadar kıymettar mübarek eserleri okuyup, cehaletimiz hasebiyle idrak edebildiğimiz kadar istifade ve istifâzaya çalışarak müstefid olabilmek, bizim için pek büyük bir nimettir.
Hakkı

• • •
Önceki Risale: ( 40 ) / Sonraki Risale: ( 42 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arş : en yüksek gök tabakası
bab : bölüm
bidâa : sermaye, ilim seviyesi
cehalet : cahillik, bilgisizlik
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
cihan : dünya, âlem
cihan-kıymet : cihan kıymetinde, çok değerli
cür’et : cesâret
dekaik-i hikmet : hikmet incelikleri
dermeyan : görüş belirtme, ileri sürme
ferman-ı mübîn : herşeyi ap açık gösteren ferman, buyruk
fevkinde : üstünde
fıkra : kısa yazı
hakaik-i ilmiye : ilme ait gerçekler, esaslar
hakikî : gerçek, asıl
hasebiyle : dolayısıyla
hâvi : içine alan
idrak edebilme : anlama, kavrama
istifade etme : faydalanma
istifâza : feyiz alma; ilim, irfan ve mânevî zenginlik kazanma
istifsar : yorum isteğinde bulunma
kıraat etme : okuma
kıymettar : kıymetli, değerli
kudret : güç, iktidar
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân : açıklamalarıyla akılları benzerini yapmaktan âciz bırakan Kur’ân
muarrif-i hakikî : gerçek tarif edici, öğretici
mübarek : bereketli, değerli
mükerreren : defalarca, tekrar ile
müstefid olma : faydalanma, yararlanma
mütalâa : dikkatli okuma, inceleme
nimet : iyilik, ihsan
serd : sözü peş peşe ve güzel bir edâ ile söyleme
tarsin edilme : sağlamlaştırılma, kuvvetleştirilme
tezyin edilme : süslenme
vuzuh-u etemm : tam bir açıklık, berraklık
Yükleniyor...