Bu kere irsal buyurulan Mektubâtü’n-Nur zeyilleri, emsâli gibi hoş, güzel ve bedîdir. Eserlerin Nur ism-i azîminin tecellîsi olduğuna, ihtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına bence asla şüphe kalmamıştır. Bunu küçük bir misalle teyid etmek isterim. Mülhidler çok ileri gidiyorlar. Meselâ: . . . ilâ âhir.

İşte bu ahmakların hezeyanına ve her nevi iğfallerine ve zahiren süslü lâflarına kanmayarak, iman ve itikatlarında sâbit-kadem olmaları için erbab-ı imana kuvvet ve zümre-i tuğyana kahr ve şiddetle ders-i ibret verecek pek münasebetli sözler, mevzuu bahis âsârda ayân-beyan görülmektedir.

Hayfâ ki, bu nurlar şimdilik HAŞİYE lihikmetin pek mahdut sahada ve ancak mü’minler içinde neşredilebilir.

2 اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرِينَ1 اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ

Hulûsi

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bundan otuz beş sene evvel.
1 : “Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.” el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 6:298; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:21.
2 : “Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir.” Bakara Sûresi, 2:153.
Önceki Risale: ( 4 ) / Sonraki Risale: ( 6 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âsâr : eserler
ayân-beyan : apaçık
bedî : eşsiz güzel
belî : evet
can ü dilden : can ve gönül ile; içten gelerek, gönülden
ders-i ibret : ibret dersi
emsâl : benzerler
erbab-ı iman : iman sahipleri
evvel : önce
hakikat : gerçek, esas
hâl-i âlem : şimdiki hâl ve yaşama şekli
haşiye : dipnot
hayfâ ki : ne yazık ki
hezeyan : boş söz, saçmalama
iğfal : gaflete düşürerek kandırma, aldatma
ilâ âhir : sonuna kadar
irsal buyurulan : gönderilen
istinbat buyurmak : bir söz veya bir işten gizli bir mânâ ve hüküm çıkarmak
itikat : inanç
ittibâ-ı sünnet : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine tabi olmak ve onun yolundan gitmek
kahr : ezilme, mahvolma
kebâir : büyük günahlar
lihikmetin : bir hikmetten dolayı
mahdut : sınırlı
Mektubâtü’n-Nur : Risale-i Nur Külliyatından Mektubat isimli eser
mevzuu bahis : bahsedilen, konuşulan
misal : örnek
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
mülhid : dinsiz, inkârcı
münasebet : bağlantı, ilgi
neşredilmek : yayılmak ve yayınlanmak
nevi : çeşit
Nur ism-i azîmi : bütün varlığı aydınlatan, bütün nurlar kendi nurunun zayıf bir gölgesi olan ve her çeşit nuru yaratan anlamında Allah’ın büyük ismi
Nurlar : Risale-i Nur’da yer alan yerler, bölümler
sabit-kadem : kararlı
tasdik etmek : onaylamak, doğrulamak
tecellî : görünüm, yansıma
tesbihler : namazın ardından tekrarlanan kutsî sözler
tevfik : bir işte muvaffak kılma
teyid etmek : desteklemek, doğrulamak
zahiren : görünürde
zeyil : ilâve, ek
zümre-i tuğyan : azgınlar zümresi, zâlimler ve dinsizler grubu
Yükleniyor...