Lügatler :
âciz : güçsüz
apolet : askerî üniformaların omuz kısmına takılan ve rütbeyi belirten sembol, işaret
arz etmek : ifade etmek, söylemek
asıl : esas
Asr-ı Saadet : Peygamberimizin (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı
bilcümle : tamamen
bîtarafâne : tarafsız bir şekilde
Cenâb-ı Vâhibü’l-Atâyâ : sayısız iyilik ve ihsanlar bağışlayan, hibe eden Allah
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkâr
derya : deniz
dûçâr-ı acz : güçsüzlüğe yakalanmış, düşmüş
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
felâket : belâ, musibet, âfet
fıkra : kısa yazı
gaflet : âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlık
hakikat : doğru gerçek, esas
hülâsaten : özet olarak, kısaca
i’zam edilme : büyütme, büyük görme
ikmal : tamamlama
izhar eden : gösteren
kâfi : yeterli
kitab-ı tarih : tarih kitabı
makul : akla uygun
mâlik : sahip
mantıkî : mantıklı, mantığa uygun
mevki : yer, makam
Mirac/Mirac kitabı : Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükseltildiği ve bütün kâinat âlemlerini gezdirildiği yolculuğu anlatan risale; Otuz Birinci Söz
muteriz : itiraz eden
muvaffak : başarılı, başarmış
mümtaz : seçkin, üstün
mütalâa : dikkatli okuma, inceleme
mütevellid : doğan, hasıl olan, çıkan
nâkıs : eksik, noksan
nazar : bakış
Nur bahçesi : Risale-i Nur Külliyatı
Risaletü’n-Nur : Risale-i Nur Külliyatının diğer bir adı
saadet : mutluluk
saâdet-i ebediye : sonsuz mutluluk, âhiret mutluluğu
selâmet : esenlik, güven
sukut ettirmek : susturmak
sürur : sevinç, mutluluk
şâheser : üstün ve büyük eser
tahattur : hatırlama
tahayyül : hayal etme
takdir : övme
tefekkür : derinlemesine düşünme
temsilât : temsiller, kıyaslama tarzında benzetmeler; analojiler
tevkîr : saygı ve hürmet etmek
ziya : ışık