Bir Nur talebesinin fıkrasıdır.

Bugün o yüksek kitabın ikmaline muvaffak oldum. Miracın ikmal ve mütalâasından mütevellid sürur ve saâdetimi tariften kalemim dûçâr-ı acz oluyor. Mütalâadan doğan duygularımı hülâsaten ve bir cümleyle arz edeceğim:

Miracın mütalâasında hayatın felâket girdaplarını ve saâdet-i ebediyeye giden mânevî deryanın selâmet yollarını gösteren kalb dolusu bir nur ve ziya buldum. Evet, her temsilâtta ispat edilen pek çok hakikatler ve bugün tahatturu ve tahayyülü bile ruhumuzu doldurup taşırmaya kâfi gelen Asr-ı Saâdet ve harikalar devri gözümün önünde hayatlandı; fikirden fikre, hayretten hayrete düştüm.

Mirac kitabı, felsefe düşkünü muterizlerin felsefesini her zaman için iflâs ve sukut ettirmek kuvvetine mâlik bir eserdir. Mirac kitabı, başlı başına, asıllardaki hakikatleri i’zam edilmeden ve bîtarafâne bir tefekkürün bile göreceği ve kabul edeceği bir nazarla ispat eden ve kapalı kalmış noktaları ehl-i imana makul ve mantıkî fikirlerle izhar eden bir kitab-ı tarihtir.

Gaflete dalmış ve dalâletin mağlûbu ve bir tutam aklıyla kendisine bir mümtaz mevki vermek isteyen feylesof, Mirac gibi bir şâheser karşısında apoletleri sökülmüş, bütün şöhret ve namı sukuta mahkûm bir kral vaziyetine düşer. O kral ise daimî bir ye’se mahkûmdur. Halbuki bunca hakikatler karşısında felsefe zincirleri ve muteriz efkârı birer birer kırılan, dâvâsının ve iddiasının haksız olduğunu anlayan feylesof ise Hâlık-ı Âzamın kudret ve azameti huzurunda secde eder ve af diler.
Zekâi

• • •
Önceki Risale: ( 58 ) / Sonraki Risale: ( 60 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
apolet : askerî üniformaların omuz kısmına takılan ve rütbeyi belirten sembol, işaret
arz etmek : ifade etmek, söylemek
asıl : esas
Asr-ı Saadet : Peygamberimizin (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı
bilcümle : tamamen
bîtarafâne : tarafsız bir şekilde
Cenâb-ı Vâhibü’l-Atâyâ : sayısız iyilik ve ihsanlar bağışlayan, hibe eden Allah
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkâr
derya : deniz
dûçâr-ı acz : güçsüzlüğe yakalanmış, düşmüş
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
felâket : belâ, musibet, âfet
fıkra : kısa yazı
gaflet : âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlık
hakikat : doğru gerçek, esas
hülâsaten : özet olarak, kısaca
i’zam edilme : büyütme, büyük görme
ikmal : tamamlama
izhar eden : gösteren
kâfi : yeterli
kitab-ı tarih : tarih kitabı
makul : akla uygun
mâlik : sahip
mantıkî : mantıklı, mantığa uygun
mevki : yer, makam
Mirac/Mirac kitabı : Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükseltildiği ve bütün kâinat âlemlerini gezdirildiği yolculuğu anlatan risale; Otuz Birinci Söz
muteriz : itiraz eden
muvaffak : başarılı, başarmış
mümtaz : seçkin, üstün
mütalâa : dikkatli okuma, inceleme
mütevellid : doğan, hasıl olan, çıkan
nâkıs : eksik, noksan
nazar : bakış
Nur bahçesi : Risale-i Nur Külliyatı
Risaletü’n-Nur : Risale-i Nur Külliyatının diğer bir adı
saadet : mutluluk
saâdet-i ebediye : sonsuz mutluluk, âhiret mutluluğu
selâmet : esenlik, güven
sukut ettirmek : susturmak
sürur : sevinç, mutluluk
şâheser : üstün ve büyük eser
tahattur : hatırlama
tahayyül : hayal etme
takdir : övme
tefekkür : derinlemesine düşünme
temsilât : temsiller, kıyaslama tarzında benzetmeler; analojiler
tevkîr : saygı ve hürmet etmek
ziya : ışık
Yükleniyor...