Ey Üstad; Yirmi Yedinci Söz, Müslümanları sa’y u gayretin ve bu ulvî dinin hizmetine teşvik ediyor. Bu risale sanki ufukta bir hedef, ehl-i iman için de bir rehber.

Evet, bu Söz, kalbler içinde bir iştiyak, iştiyak içinde bir nur olmuş. Otuz Üçüncü Mektup ise, otuz üç penceresiyle beraber, hakikat mayasıyla yoğrulmuş bir varlık. Bu kıymetli eser, ulviyet ve kudsiyet içinde, kuvve-i idrâkiyesiyle hissiz beşere hassasiyet; ve gaflet perdelerinden hakikati görmeyen nazarlara kuvvet; hakperest ehl-i imana ise, ulviyet bahş ediyor.

Hadsiz ihtiyaçlara düşen, zahire aldanarak maddiyata saplanan ve kendini lâkaytlık içinde ye’se düşüren zavallılar, bu mukaddes eserin karii olsunlar, anlasınlar ki, nereye giderlerse, nereye bakarlarsa bir Hâlık-ı Âzamın, bir Rahîm-i Rahmân’ın dairesinden, hududundan, kanunundan ve idaresinden harice çıkamazlar. Her mevcudiyet, her vâkıa, her tahavvülât, her inâyet, her iltifat bir Kadîr-i Zülcelâlin yed-i zaptındadır.

Demek oluyor ki, en ufak bir zerrede, Sânii ilân ettiği cihetle, koca bir kâinatın saltanatının küçük nümunesi mevcuttur, denilebilir.
Zekâi

• • •
Önceki Risale: ( 70 ) / Sonraki Risale: ( 72 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arzeylemek : sunmak
bahşetmek : sağlamak, vermek
beşere : insan
cihet : yön
dellâl-i âlişân : şânı yüksek olan duyurucu, tebliğ edici; Bediüzzaman Said Nursî
dua-yı fâzılâne : yüksek, faziletli dualarınız
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
gaflet perdesi : Allah’a inanmayı, emir ve yasaklarına uymayı engelleyen şeyler; mâneviyatı görmeme ve düşünmeme hâli
hadsiz : sayısız, sınırsız
hakikat : gerçek, esas
hakperest : doğruluktan ayrılmayan, hakkı tutan
Hâlık-ı Âzam : her şeyi yaratan yüce Allah
hariç : dış, dışında
hikmet : gaye, fayda, herşeyin anlamlı ve yerli yerinde oluşu
iltifat : iyilik ve güzellikle muamele etme
inâyet : Allah’tan gelen yardım, iyilik
inzâl eden : indiren, gönderen
iştiyak : çok arzu ve istek
Kadîr-i Zülcelâl : kudreti herşeyi kuşatan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Allah
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kari : okuyucu
kudsiyet : kutsallık
Kur’ân-ı Azîmüşşân : şan ve şerefi yüce olan Kur’ân
kuvve-i idrâkiye : anlama, kavrama gücü
maddiyat : maddi şeyler
mevcudiyet : varlık
mevcut : var
mukaddes : kutsal
müdâvim : aralıksız devam eden
nazar : bakış açısı
Nurlar : Risale-i Nur
nümune : örnek
Rahîm-i Rahmân : Rahmân ve Rahîm olan Allah; herbir kuluna karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah
Ramazaniye : Ramazan hediyesi olarak gelen Yirmi Dokuzuncu Mektup’ta yer alan Ramazan’a dair olan bölüm
sa’y u gayret : çalışma ve gayret
saltanat : egemenlik, hakimiyet
Sâni : herşeyi san’atlı bir şekilde yaratan Allah
tahavvülât : değişimler
temin eden : sağlayan, karşılayan
ulvî : yüce, büyük
ulviyet : yücelik
vâkıa : vuku bulmuş, olmuş
ye’s : ümitsizlik
yed-i zapt : hâkimiyet eli
zahir : görünüş
zerre : atom
Yükleniyor...