Fazilet-meâb Üstadım; Nur sabahı olan Risale-i Nur’dan Birinci, İkinci, Üçüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci Sözleri istinsah ederek berâ-yı tashih, taraf-ı âlîlerine takdim ediyorum. Mezkûr Sözler ki, kısa oldukları halde mefhumları büyük; büyük hisler ve ulvî fikir bahşediyor. O Sözler ki, herbiri ayrı ayrı mecralardan cereyan ederek büyük bir deryaya dökülen berrak ve saf ırmaklar gibi çağlıyorlar. İşte bendeniz, bu çağlayan ırmakların lâtif ve ulvî seslerinden hayli derece istifade ediyor ve sonlarında, beşeriyetin başta âcizlerinin iptilâ olduğu emrâza şifa verici eczalar istihsal ediyorum. Kendisini acı, yoksulluk içerisinde bunalıyor zanneden ve muhayyilesi inkişaf edememiş kimseleri ikaz etmek emelini taşıdığıma emin olunuz.

Aziz Üstadım, anlıyorum ki, kaybolmuş ümitlerimin, hayatımın semâsında sönen yıldızlarımın ufûlüne teessüf edip, bir fecr-i sabah ararken, bir nur sîma, bir nur sabah karşımda parladılar. Allah sizden razı olsun ki, kıymetli eserleriniz sayesinde hayatın kıymet ve ehemmiyetini anladım. Bu suretle kalbime bir istinadgâh-ı manevî buldum diye müstağrak-ı sürur oluyorum. Hemen, Rabbim, Üstadımızı iki cihanda aziz ve gayelerine vâsıl eylesin. Âmin.
Zekâi

• • •
Önceki Risale: ( 73 ) / Sonraki Risale: ( 75 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
âmin : kabul eyle ey Allah’ım
aziz : çok değerli, izzetli
berâ-yı tashih : tashih ederek, düzelterek
beşeriyet : insanlık
cereyan etme : dolaşma, akma
cihan : dünya, âlem
derya : deniz
ebediyet : sonsuzluk
ecza : ilaçlar
emel : arzu, istek
emrâz : marazlar, hastalıklar
fazilet-meâb : faziletli, üstün özelliklere sahip
fecr-i sabah : sabahın ilk aydınlığı
inkişaf etme : gelişme, açılma
iptilâ olma : bulaşma, karışma
istihsal etmek : üretmek
istinadgâh-ı mânevî : mânevî dayanak noktası
istinsah etme : yazarak çoğaltmak
kıymettar : kıymetli, değerli
küşâde : açık
lâtif : güzel, hoş, şirin
mecra : akım yeri, yol
mefhum : anlaşılan, sözden çıkarılan mânâ
mezkûr : adı geçen
muhayyile : hayal gücü, hayal duygusu
muhterem : saygıdeğer
müstağrak-ı sürur : mutluluğa gark olmuş, dalmış
nazar : bakış
nebze : az miktar
Rab : yaratılış gayelerine ulaşıncaya kadar varlıkların her türlü ihtiyacını karşılayan ve egemenliği altında bulunduran Allah
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
saâdet : mutluluk
saâdet-i ebedî : sonu olmayan, sonsuz mutluluk
semâ : gök
sîma : yüz, çehre
taraf-ı âlî : yüksek huzur
ufûl : batmak
ulvî : yüce, büyük
vâsıl eylemek : kavuşturmak, ulaştırmak
zevk-i mânevî : mânevî zevk
Yükleniyor...