Hüsrev’in bir fıkrasıdır.

Sevgili, muhterem Üstadım, kıymettar Üstadım;
Bekir Ağayla gönderdiğiniz mektuptan duyduğum süruru tarif etmek, benim gibi âciz bir talebenin ne lisanı ve ne de kaleminin haddi değildir. Sevincimden mektubunuzu takbil ediyor, ruhum sizinle yaşadığı halde, cismen uzak bulunduğumuzdan ağlıyordum. Zaman oluyor ki, gözlerimden dökülen yaşları yazı yazmak veyahut risaleleri okumakla teskin edebiliyorum. Zaman oluyor, kalbim mütemadiyen ağlıyor, ah sevgili Üstadım. Sizden pek büyük istirhamım budur ki, beni affediniz. İki-üç seneden beri dünyayı sevmez olduğum halde kurtulamadığımdan çok müteessirim. Issız sahralar, susuz çöller, ruhumun birer meskeni oluyor. Hayalen oralarda dolaşıyorum. Güya birşey arıyorum.

Evet, birşey arıyorum. Heyhât, aradığım hem çok yakın, hem çok uzak görünüyor. Bilmiyorum, daha ne kadar zaman bu hal içerisinde çırpınacağım. Evet, yine pek çok müteşekkirim. Nasıl teşekkürüm hadsiz olmasın? Henüz bir sene oldu; iki gece birbiri üstüne gördüğüm iki rüya-yı sadıkada, temelleri atılmakta olan büyük bir gülyağı fabrikasının kâtipliğine tayin edilmiş ve işe mübaşeret etmiştim. Bu rüya tarihinden iki ay sonra risaleleri yazmaya başladım. Ve bilhassa Yirmi Sekizinci Mektubun Yedinci ve Sekizinci Meselelerinde, hizmetimizin makbuliyeti ve rıza-i İlâhî dahilinde olduğu pek açık bir lisanla yazılması, âciz talebenizi de dilşâd etmiş bulunuyor. Sevgili Üstadım, Allah sizden ebeden razı olsun.
Hüsrev

• • •
Önceki Risale: ( 79 ) / Sonraki Risale: ( 81 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
aziz : çok değerli
bâdi : sebep
bahşetmek : sunmak
berâ-yı tashih : tashih ederek, düzelterek
bilhassa : özellikle
dahil : içinde
dilşâd etme : gönlünü hoş etme
ebeden : ebediyen, sonsuza kadar
efkâr : fikirler, düşünceler
fikr-i beşer : insan fikri
giranbahâ : çok pahalı
hadsiz : sayısız, sınırsız
hayalen : hayal ederek
heyhât : ne yazık
inkişaf eden : gelişen, açılan
istirham : rica
izah : açıklama
izhar : gösterme
lisan : dil
makbuliyet : kabul edilmiş olma
maksad : amaç, hedef
mesken : ev, mekan
mesruriyet : sevinç, mutluluk
mevkıf : bölüm, kısım
muhayyile : hayal gücü, hayal duygusu
muvaffak : başarılı
mübaşeret etmek : temas etmek, meşgul olmak
mürekkep : oluşmuş
müstenit : dayanan
müteessir : etkilenen, üzülen
mütemadiyen : sürekli olarak
müteşekkir : teşekkür etmek
mütevellit : meydana gelen, çıkan
nâmahdut : hudutsuz, sınırsız
nazar-ı âcizî : âcizin nazarı; benim bakışım anlamında, tevazu ifadesi olarak kullanılan söz
rıza-i İlâhî : Allah’ın rızası, hoşnutluğu
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
rüya-yı sadıka : doğru olan ve şeytanın karışmadığı rüya
safâ-yı sermedî ve câvidânî : kesintisiz ve sonsuz olan rahat ve huzur
sahra : çöl
taciz etme : rahatsız etme
Yükleniyor...