Hüsrev’in fıkrasıdır.

Sevgili Üstadım;
Yorucu bir kuvvetle gece ve gündüz beni düşündüren ve fakat hiç de kıymeti olmayan vaziyetten kurtaran mektubunuzu aldığım vakitten beri, sürur içinde, Cenâb-ı Hakka bînihâye teşekkürlerimi takdim ediyor ve beş vakitte, eltaf-ı İlâhiyeye mazhariyetinizi dua ediyorum. Bilhassa sevincimi artıran keyfiyet, Cenâb-ı Hakkın sırf hizmet-i Kur’ân’da istihdam etmesinin iş’ar buyurulmasıdır.

Muhterem Üstadım, vaziyetimden çok çok memnunum. Artık emr-i âlileri mucibince hiçbirşey düşünmüyorum. Düşündüğüm birşey varsa, o da Risale-i Nur’dan Sözler’i ikmal etmek, bunlardan istinsah ederek arkadaşlarımızın çoğalmasını temin etmek için lâyıkıyla çalışmaktır. Bunun için, kendimde gördüğüm âriyet ve emanet bir varlığa değil, belki Cenâb-ı Hakkın kudret ve lütuflarına istinad ediyorum.

Muhterem Üstadım, yazdığım Otuz İkinci ve Yirmi Yedinci Sözleri takdim ediyorum. Yirmi Yedinci Mektupta arkadaşlarımızın ihtisâsatlarını okurken, bilseniz, ne kadar sürur duyuyorum. Yekdiğerine, ayrılmamak için kıymetsiz maddî iplerle değil, kıymetli ve manevî iplerle bağlanmış bir aile ve bir cemaat efradının hissedeceği sevinçle mütelezziz oluyorum. Şüphesiz, zât-ı Üstadâneleri başımızda olmakla beraber, büyük olanlarımız ağabey ve beraber olanlarımız da kardeşlerimiz olmuşlardır. Veyahut ben bu cemaatin içerisine dahil olduğumdan, fevkalhad bahtiyarım. Kur’ân-ı Mübînin nurlarının ahz ve neşri hususunda, sevgili Üstadımız, şahsiyetiniz vasıta kılınmasından dolayıdır ki, sizi bize veren Cenâb-ı Hakka minnettarlığımızı tahdid edemeyiz.
Hüsrev

• • •
Önceki Risale: ( 83 ) / Sonraki Risale: ( 85 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
âhiret : öteki dünya; öldükten sonraki sonsuz hayat
âmin : kabul eyle ey Allah’ım
azîm : büyük, yüce
bahş etmek : sunmak
beyhûde : boşuna, faydasız
bilhassa : özellikle
bînihâye : sonsuz
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
eltaf-ı İlâhiye : Allah’ın lütufları, ikramları
emel : arzu, istek
emr-i âlileri : yüce emriniz
fıkra : kısa yazı
hakikî : asıl, gerçek
hizmet-i Kur’ân : Kur’ân hakikatlerini yayma görevi
ifa etme : gerçekleştirme, yerine getirme
ihsan etmek : bağışlamak, vermek
ikmal etmek : tamamlamak
ilelebed : sonsuza kadar
irşad : doğru yol gösterme
istihdam etme : çalıştırma
istinsah etme : yazarak çoğaltma
iş’ar buyurmak : bildirmek
keyfiyet : durum
kudsî : kutsal
lâyemût : ölümsüz
mazhariyet : erişme, kavuşma
mezbele : çöplük
mikyas : ölçü
mucibince : gereğince
muhterem : saygıdeğer
müsterih : gönlü rahat
nâlân : inleyen, sızlayan
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sa’y : çalışma
sürur : mutluluk
takdim etme : sunma
temin etmek : sağlamak
ahz : alma, kabul etme
âriyet : kullanıp geri vermek üzere, emanet
âsâr-ı pür-envâr : nurlarla dolu eserler
bahtiyar : talihli, mutlu
berâhin-i kat’iye : kesin burhanlar, kuvvetli deliller
bil’istinsah : elle yazmak suretiyle çoğaltmak
câmi : içine alan; kapsayan
cemaat : topluluk, grup
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön, taraf
derece-i kudsiyet : kutsallık derecesi
dimağ : akıl
efrad : fertler
emsâl : benzerler
eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem : ey saygıdeğer Üstad
fevkalhad : fevkalade, haddinden fazla
fıkra : kısa yazı
ihtisâsat : duygulanmalar, hislenmeler
istinad etmek : dayanmak
izhar-ı endam etme : kendini gösterme
kudret : güç, iktidar
Kur’ân-ı Azîmüşşân : şan ve şerefi yüce olan Kur’ân
Kur’ân-ı Mübîn : hak ve hakikati açıklayan Kur’ân
lütuf : iyilik, ihsan
mahfuz : korunmuş; korunan
mahsus : has, özel
Mektubatü’n-Nur : Nur mektupları; Mektubat
mesâil : meseleler
minnettarlık : minnet duymak, yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu hissetmek
muhterem : saygıdeğer
mübarek : bereketli, değerli
mücevherat-ı mâneviye : mânevî mücevherler
mütelezziz olmak : lezzet almak
neşr : yayma
nevi : çeşit
nuraniyet : nurlu olma
Risalâtü’n-Nur : nur risaleleri; Risale-i Nur’un diğer bir adı
senedât : senetler; kuvvetli deliller
sürur : mutluluk
tahdid etmek : sınırlamak
takdim etmek : sunmak
takdim-i huzur-u fâzılâne : yüksek huzurunuza sunma
tarihçe : hayat hikayesi
ulviyet : yücelik
vasıta : aracı
yekdiğeri : bir diğeri
zahir : açık
zât-ı Üstadâne : Üstadın kendisi
Yükleniyor...