Lügatler :
ahz : alma, kabul etme
âriyet : kullanıp geri vermek üzere, emanet
âsâr-ı pür-envâr : nurlarla dolu eserler
bahtiyar : talihli, mutlu
berâhin-i kat’iye : kesin burhanlar, kuvvetli deliller
bil’istinsah : elle yazmak suretiyle çoğaltmak
câmi : içine alan; kapsayan
cemaat : topluluk, grup
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön, taraf
derece-i kudsiyet : kutsallık derecesi
dimağ : akıl
efrad : fertler
emsâl : benzerler
eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem : ey saygıdeğer Üstad
fevkalhad : fevkalade, haddinden fazla
fıkra : kısa yazı
ihtisâsat : duygulanmalar, hislenmeler
istinad etmek : dayanmak
izhar-ı endam etme : kendini gösterme
kudret : güç, iktidar
Kur’ân-ı Azîmüşşân : şan ve şerefi yüce olan Kur’ân
Kur’ân-ı Mübîn : hak ve hakikati açıklayan Kur’ân
lütuf : iyilik, ihsan
mahfuz : korunmuş; korunan
mahsus : has, özel
Mektubatü’n-Nur : Nur mektupları; Mektubat
mesâil : meseleler
minnettarlık : minnet duymak, yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu hissetmek
muhterem : saygıdeğer
mübarek : bereketli, değerli
mücevherat-ı mâneviye : mânevî mücevherler
mütelezziz olmak : lezzet almak
neşr : yayma
nevi : çeşit
nuraniyet : nurlu olma
Risalâtü’n-Nur : nur risaleleri; Risale-i Nur’un diğer bir adı
senedât : senetler; kuvvetli deliller
sürur : mutluluk
tahdid etmek : sınırlamak
takdim etmek : sunmak
takdim-i huzur-u fâzılâne : yüksek huzurunuza sunma
tarihçe : hayat hikayesi
ulviyet : yücelik
vasıta : aracı
yekdiğeri : bir diğeri
zahir : açık
zât-ı Üstadâne : Üstadın kendisi
asıl maa-suret : asıl nüshasıyla birlikte
âşinâ : alışmış, tanıdık
bâyi : satan, satıcı
bendeleri : “hizmekârları” anlamında saygı ifadesi
bey’u şirâ : alış-veriş
bil’istinsah : elle yazıp çoğaltarak
bilumum : bütün
binaenaleyh : bundan dolayı
dellâl : duyurucu, ilân edici
dellâl-ı Kur’ân : Kur’ân’daki hakikatleri ilân eden; Bediüzzaman Said Nursî
devr-i müşevveş : karışık dönem
ehl-i İslâm : Müslümanlar
emtia : değerli mallar
envâr-ı imaniye : iman nurları
enzâr-ı âmme : kamuoyu; herkesin gözü önüne sunma
eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem : ey saygıdeğer Üstad
fermân-ı Rabbanî : herşeyin Rabbi olan Allah tarafından gönderilen buyruk, emir
fevâid : faydalar, kazançlar
fıkra : kısa yazı
hakaik-i Kur’âniye : Kur’ân’ın hakikatleri, esasları
hakikat : gerçek, esas
hâssa : özellik
hitâben : hitap ederek
ihsas etmek : hissettirmek
kat’iyen : kesinlikle
kıymettar : kıymetli, değerli
letâfet : hoşluk, güzellik
mâlik : sahip
medyûn-u şükran eylemek : teşekküre borçlu etmek
mensup : bağlı
muhtelifü’d-derecât : dereceleri birbirinden farklı
muhtevî : ihtiva eden, kapsayan
mücevherat : mücevherler, değerli taşlar
mühim : önemli
müştâkane : arzulu, istekli bir şekilde
müştemil : içine alan, kapsayan
nida : sesleniş
Nur deryası : bir denizi andıran Risale-i Nur
Nurlar : Risale-i Nur
takdim etmek : sunmak
telif : yazma
tertib : düzenleme
tesis : kurma, yerleştirme
teşhir : sergileme
usûl-i bey’u şirâ : alış-veriş usûlü, metodu
ümmet-i Muhammed : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) ümmeti
vaz etme : koyma
zevi’l-efkâr ve elbâb : fikir ve akıl sahipleri
zeyl : ilâve, ek
zilyed : bir malı elinde bulunduran