Gönül isterdi ki, o muazzam Sözler’e sönük yazılarımla biraz uzun cevap yazayım. Fakat buna muvaffak olamıyorum. Kabiliyetimin azlığı, istidadımın kısalığı, iktidarımın noksanlığıyla beraber uhdeme verilmiş olan birkaç maddî vazifelerin taht-ı tesirinde dimağım meşgul ve adeta meşbû olduğundan, o mübarek cevherlerinize mukabil âdi boncuk bile ibraz edemeyeceğim.

Biliyorsunuz ki, çok ifadelerimde sizi taklit ettiğim birinci sebebi, merbutiyet-i hâlisânemin; ikinci sebebi, kudret-i kalemiyemin kifayetsizliğidir. Fakat mübarek Yirmi Dördüncü Sözde misali geçen fakir gibi, ben de derim: Ey sevgili Üstadım, gücüm yetişse, elimden gelse bütün o nurlu Sözler ayarında kelimelerden mürekkep cümlelerle size mâruzatta bulunmak isterim. Fakat biliyorsunuz ki, yok. Niyetime göre muamele buyurunuz.
Hulûsi

• • •
Önceki Risale: ( 8 ) / Sonraki Risale: ( 10 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, zayıf
âdi : basit
Allahü Zülcelâl Tebareke ve Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri : büyüklük, haşmet ve yücelik sahibi olan ve her türlü kusur ve eksiklikten uzak olan Allah
âlûde : karışık, dolu
arz etmek : söylemek, ifade etmek
cevher : değerli şey
devâ : ilâç, çare
dimağ : akıl, bilinç
emsâl : benzerler
fakir : muhtaç
hamd : şükür ve övgülerini sunma
hikmet : sır; belirli gayelere yönelik olarak mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde
ibraz etme : ortaya koyma, sunma
içtimaî : sosyal, toplumsal
iktidar : güç, kuvvet
inşaallah : Allah dilerse
irşad etme : doğru yolu gösterme
izn-i Rabbani : her bir varlığı yaratan ve her türlü ihtiyacını karşılayan Allah’ın izni
kast : amaç, hedef
kat’î : kesin
kifayetsizlik : yetersizlik
kudret-i kalemiye : yazı yazmadaki kuvvet; kalem gücü
lâyüadd ve lâyuhsâ : sayısız ve sınırsız
makam-ı tasdik : doğruluma makamı, konumu
mâruzat : arz edilen şeyler
mazhar olma : nail olma, erişme
merbutiyet-i hâlisâne : hâlis bir şekilde, temiz kalplilikle bağlılık
meşbû : doymuş; tamamen dolu
misal : örnek
muamele : davranış, karşılık
mukabil : karşılık
mübarek : bereketli, değerli
mühim : önemli
münevver : aydınlanmış; aydın
mürekkep : oluşmuş
niam-ı Sübhaniye : zâtında, sıfatında ve işlerinde eksiksiz ve kusursuz olan Allah’ın nimetleri
nur : aydınlık
nur-u Kur’ân : Kur’ân’ın nuru
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
şükür : Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme
taht-ı tesir : tesir altında
temenni buyurma : dileme, ümit etme
uhde : sorumluluk
ümmet-i Muhammed : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
vecih : şekil
zât-ı üstadâne : Üstad Bediüzzaman’ın kendisi, şahsı
zulmet : karanlık
Yükleniyor...