Sabri’nin bir fıkrasıdır.

2 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ1 بِاسْمِهِ

Efendim, hiç şek ve şüphem kalmadı ki, nur nurdan seçilemediği gibi, Nur deryasının nurânî talebeleri de, nerede olursa olsun hepsi bir gayede, umumî bir zihniyette, yekdiğerlerine rekabetleri yok, daima birbirinin evsâf-ı mümtazesiyle müftehir ve mübâhî, samimiyet ve vefa hususunda, rüfekasını şahsına tercih eder, bir emelde bulunmaları yegâne emel ve gayeleri olan “tevhid”in bir alâmet-i mümtaze ve fârikası olan ittihad ve tesanüd-ü hakikîye ve meşruakalen ve fiilen ve hâlen göstermeleriyle sabittir ki, bu hal bir alâmet-i muvaffakiyettir.
Talebeniz
H. S.

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’ın adıyla.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
Önceki Risale: ( 92 ) / Sonraki Risale: ( 94 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd-i pür-taksîr : kusurlarla dolu kul
alâ kaderi’t-tâketi ve’l-imkâni : gücün yettiği ve imkân elverdiği kadar
alâmet-i muvaffakiyet : başarı belirtisi, işareti
alâmet-i mümtaze ve fârika : başkalarından üstün ve ayrıcalıklı olduğunu gösteren işaret
bâki : devamlı olan, sonsuz
cüz-ü lâyetecezzâ : bölünmesi imkânsız olan en küçük parça; atom
daima : devamlı, sürekli
dâimî : devamlı
dergâh-ı İlâhiye : Allah’ın yüce katı
elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü Allah’a mahsustur”
emel : arzu, istek
evsâf-ı mümtaze : seçkin ve üstün özellikler
fıkra : kısa yazı
fiilen : davranışla
H.S. : Sabri Arseven’in kullandığı imza. Hulûsi Sâni veya Hâfız Sabri’nin kısaltması
hâlen : hal ile
inşaallah : Allah dilerse
ittihad : birlik, birleşme
kabil : gibi
kalen : sözle
Kur’ânî : Kur’ân’a ait
lûtf-u İlâhî : Allah’ın lütuf ve ikramı
mâsiyet : günah, isyan
mübâhî : övünen
müftehir : iftihar eden
nâil olmak : erişmek
neşir : yaymak
niyet-i hâlise : saf, temiz niyet
Nur deryası : Risale-i Nur Külliyatı
nurânî : nurlu, parlak
Nurlar : Risale-i Nur
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
rüfeka : arkadaşlar
saâdetli : mutlu
samimiyet : içtenlik
sermedî : daimi, sürekli
sümme sümme elhâmdülillah : defalarca Allah’a hamdolsun
şek : şüphe, zan
tâlim etmek : öğretmek
tedris etmek : ders vermek, öğretmek
tesanüd-ü hakikîye ve meşrua : hakikî ve dinin emrettiği dayanışma
tevhid : birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma
umumî : genel
yegâne : tek
yekdiğeri : bir diğeri
zihniyet : anlayış
Yükleniyor...