Aziz, sıddık, tam metin kardeşlerim; Şehid merhumun berzahta okumasıyla mesrurâne meşgul olduğu Nur Risalelerini dünyada kendi yerinde çalışmak ve beni de çalıştırmak için yazılmışlar gibi tam vaktinde yetişti ve medrese-i Yusufiyenin üç tatlı meyvesini ve Kur’ân’ın kudsî ve Firdevsî binler meyveler veren üç hizbini beraber getirdi.

İki kahraman mübarek, yazdıkları güzel iki Meyvelerinin tarzında ve kıt’asında On Birinci Meselesini dahi yazıp dört-beş nüsha Hizb-i Nuriye varsa ve beş-altı Hizb-i Kur’âniye ile beraber gönderilse münasiptir. Ve Hüsrev’in fıkrası, On Birinci Meselenin âhirinde kaydedilsin.

Size bu defa Âyetü’l-Kürsî’nin arkadaşı ve tetimmesi iki-üç âyetin bir nükte-i i’câziyelerine dair bir parça gönderdim. Daha tamamlamaya bir ihtar almadım, noksan kaldı, pek acelelikle yazıldı. Ehemmiyetli sırlar göründü, fakat dünyaya bakmamak için tamam ve açık yazdırılmadı. Eğer hoşunuza gitse, On Birinci Meselenin Haşiyesinin bir lâhikası olarak kaydedersiniz ve İ’câz-ı Kur’ân Risalesinin zeyillerinde hem “el-Felâk” nüktesini, hem bunu yazarsınız.

Kardeşlerim, hiç merak etmeyiniz. Kat’î kanaatim geldi, bizler bir inayet altında, gayet ehemmiyetli bir hizmette ve ihtiyar ve iktidarımız haricinde bir dest-i gaybî tarafından istihdam ediliyoruz.

Çok defa 1 عَسٰۤى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ sırrına mazhar oluyoruz. Bu çalışmada zahmet pek az, ücret pek çok...
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır.” Bakara Sûresi, 2:216.
Önceki Risale: ( 9 ) / Sonraki Risale: ( 11 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

münasip : uygun
fıkra : bir konu hakkında yazılan yazı, makâle
âhir : son
Âyetü'l-Kürsî : Allah’ın varlığından ve bir kısım mühim sıfatlarından bahseden Bakara Sûresinin 255. âyeti
tetimme : ek, tamamlayıcı not
nükte-i i'câziye : mu’cizelikle ilgili ince mânâ
ihtar : hatırlatma, uyarı
ehemmiyetli : önemli
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
lâhika : ek, ilâve; mektup
İ'câz-ı Kur'ân Risalesi : Kur’ân’ın mu’cizelik yönlerinin anlatıldığı Yirmi Beşinci Söz
zeyil : ilâve, ek
el-Felâk : Kur’ân-ı Kerimin 113. sûresi olan Felâk Sûresi
nükte : ince ve derin anlamlı söz
kat'î : kesin bir şekilde
kanaat getirme : razı olma, inanma
inayet : Allah’ın lütuf, ikram ve yardımı
ihtiyar : irade, dileme
iktidar : güç, idare gücü
hariç : dış
dest-i gaybî : görünmeyen el
istihdam edilme : çalıştırılma
mazhar olma : erişme, nail olma
aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru
mübarek : bereketli, değerli
cihet : şekil, yön
beşaret : müjde
evvelâ : ilk olarak
sehiv : yanılma, şaşırma
hemze : harekeli elif
medde : uzatma işareti; elif’in, hemzenin uzun okunacağını gösteren işaret
mânidar : mânâlı, anlamlı
bâki kalan : geride kalan
Yükleniyor...