Ben ehl-i siyasetin her nevi tâziplerine karşı 1 حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ deyip sabır ve tahammüle karar vermişim. Kâzım Karabekir ile eskiden münasebetim vardı. Acaba şimdi de o münasebetin sebebi olan merdane mesleğini muhafaza ediyor mu? Eğer eski gibi ise ve Nurlara zararı yoksa ve Nura fâidesi muhtemel ise ve dost ise, benim selâmımı ona tebliğ edebilirsiniz. Fakat, madem ehl-i siyaset, hayat-ı bâkiyesi için Risale-i Nur’a müracaata tenezzül etmiyor, o hayata nisbeten beş paralık olan bu hayât-ı fâniye için onlara müracaata ben de tenezzül etmem ve istirahatım için şekva ve rica etmem.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.
Önceki Risale: ( 127 ) / Sonraki Risale: ( 129 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

kanaat gelmek : hüküm verebilecek düşünceye ulaşma
Zülfikar : Üstad Bediüzzaman’ın Kur’ân ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bir eseri
teksir etmek : çoğaltmak
hengâm : ân, zaman
acip : acayip, tuhaf
mecmua : kitap, belli bir konuda yazılan yazıların bir araya toplanmasından oluşan kitapçık
makbuliyet : kabul edilmişlik
işaret-i gaybiye : herkesin fark edemediği gizli işaret
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü hâl ve fiil
âdi : basit
nüsha : kopya
şimendifer : tren
gayb : bilinmeyen ve görünmeyen âlem
kâtip : yazıcı, yazan
ıslah etmek : düzeltmek
inşaallah : Allah dilerse
tevakkuf : durma, duraklama
defter-i a’mâl : amellerin kaydedildiği defter
hasenat : güzellikler, iyilikler
ehl-i siyaset : siyaset adamları, politikacılar
nevi : çeşit, tür
tâzip : azap verme, cezalandırma
tahammül : dayanma, katlanma
merdane : mert kişiye yakışır şekilde
muhafaza etme : koruma
muhtemel : ihtimal dahilinde
tebliğ etmek : bildirmek, ulaştırmak
hayat-ı bâkiye : devamlı ve kalıcı âhiret hayatı
tenezzül etmek : inmek, alçalmak
nisbeten : göre, oranla
hayât-ı fâni : geçici dünya hayatı
şekva etmek : şikâyet etmek
Yükleniyor...