Rumuzat-ı Semaniyeyi yazdığım zaman hem çok acele telif edilmiş; hem benim eski mahfuzatıma itimad ederek, takribî iki mikyas yaptım. Onunla, hem eski ulemanın hesaplarına binaen hurufat-ı Kur’âniyenin i’câz cihetinde esrarını yazdım. Sonra, meşhur Kamusü’l-Lügat sahibi Mecedüddîn-i Firuz Âbâdî’nin, el-Mikyas nâmındaki tefsir-i meşhur u makbulünün hurufat ve kelimat-ı Kur’âniyeye dair beyanatına baktık, yüzde doksanı bizim hesabımıza tevafuk etmiş. Yalnız, beş on yerinde muhalefet gördük. Sonra tahkikî bir hesap yaptım. Bizimki doğru, onunki matbaaların sehvi olduğu tahakkuk etti. Madem böyle azîm yekûnlardaki tevafuklarda küçük küsuratlar ve küçük farklar zarar vermez diye, daha tam tamına tahkikî bir tarzda bütün Kur’ân’ı, bütün hurufatıyla ve kelâm ve kelimatıyla hesap etmeye ve letaif-i i’câziyeyi onunla tam takviye etmeye vakit bulamadım. Zâlimler bana vakit bırakmadılar. Ben de o takribî mikyaslarımla ve mahfuzatımla ve eski ulemanın hesaplarına ve Kenzü’l-Arş duasındaki adetlerime iktifa eyledim.
• • •
Önceki Risale: ( 134 ) / Sonraki Risale: ( 136 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

teberru : bağış, bir malın veya paranın karşılıksız olarak verilmesi
muavenet : yardım
mukabele : karşılık
nev’inde : türünde
suret : biçim, şekil
has : özel; Üstadın çok değer verdiği ilk sıradaki talebe
telif : yazma
mahfuzat : hafızada olanlar, ezberler
itimad etmek : güvenmek
takribî : yaklaşık olarak
mikyas : ölçü
ulema : âlimler
binaen : dayanarak
hurufat-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın harfleri
i’câz : mu’cize oluş; bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstülük
esrar : sırlar, gizli gerçekler
el-Mikyas : Firuzâbâdi’nin bir eseri
tefsir-i meşhur-u makbul : tanınmış ve kabul görmüş tefsir
hurufat ve kelimat-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın harfleri ve kelimeleri
beyanat : açıklamalar, izahlar
tevafuk : uygunluk, denk gelme
muhalefet : karşıt olma, aykırılık
tahkikî : araştırmaya dayanan
sehiv : yanlış
tahakkuk etmek : gerçekleşmek
azîm : büyük
yekûn : bütün, toplam
küsuratlar : küsurlar
hurufat : harfler
kelâm : kelime, ifade
kelimat : kelimeler
letaif-i i’câziye : mu’cizelikteki incelik, dakiklik
mahfuzat : ezberlenen şeyler, hâfızadakiler
iktifa eylemek : yetinmek
hâlis : içten, samimî
Zülfikar : Üstad Bediüzzaman’ın Kur’ân’a ve Peygamberimize (a.s.m.) dair bir eseri
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
devam-ı hizmet : hizmetin devamı
Mu’cizât-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın mu’cizeleri; Yirmi Beşinci Söz
zeyil : ilâve, ek
misyoner : Hıristiyanlığı tanıtmaya ve yaymaya çalışan kimse
Yükleniyor...