Lügatler :
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
bâki kalan : geride kalan
bedel : karşılık
berzah : öldükten sonra ruhların kıyamete kadar kalacakları mânevî âlem, kabir âlemi
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
dindarane : dindarca
ecel : ölüm vakti
emâre : belirti, işaret
faal : çalışkan, hareketli
fedakârane : fedakârca
fütuhat-ı Nuriye : Risale-i Nur hizmetinde elde edilen zaferler, başarılar
hazîn : hüzün veren, acıklı, kederli
intişar : yayılma
katre : damla
kemâl-i istirahat-i kalb : tam bir kalp rahatlığı, iç huzuru
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü hâl
medrese-i Nuriye : Risale-i Nur’un okunduğu yer
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
muarız : karşı gelen; muhalif
mukabele etmek : karşılık vermek
muktedir : gücü yeten, güç ve iktidar sahibi
muvaffakiyet : başarı
nisbeten : göre, oranla
nüzul : inme
rahmet : Allah’ın merhameti, şefkati; yağmur
revaç : rağbet, değer, kıymet
sâdık : bağlı, sadakat gösteren
sebatkâr : sebat eden, kararlı
şakirt : talebe, öğrenci
vâris : mirasçı; birisinin açtığı yoldan devam eden
vazife-i İlâhiye : İlâhî görev; Allah’ın Kendisine ait olan görevi
vazife-i Nuriye : Risale-i Nur yoluyla Kur’ân hizmetinde bulunma
vaziyet : durum, hâl
vefat : ölüm