Kastamonu’da, sekiz sene mübarek mahdumu ve merhum refikasıyla Risale-i Nur’a fevkalâde bir sadakatle çalışan ve kalemiyle Risale-i Nur’a çok hizmet eden ve çokları Nur dairesine getiren ve hapishanede kendi gibi kahramanlardan olan Sadık Beye, hem istirahatime, hem Nur şakirtlerinin tesanüdüne ehemmiyetli hizmet eden ve Feyzi ve Emin ve İhsan ve Ahmed’ler gibi has kardeşlerimizle, yine Kastamonu’da Nurlara hizmet eden Küçük Şeyh namında Hilmi Bey bana mektubunda, Nurcu olan refikasının vefatını bildiriyor. O merhume hakkında medar-ı şükrandır ki, bir iki aydır, dualarımda “Zehra’lar” dediğim vakit, “Hâcer’ler” de derdim, içinde o merhumeyi de niyet ediyordum. Vefatını bilmiyordum. Cenâb-ı Hak ona binler rahmet eylesin ve akrabasına sabr-ı cemîl ihsan etsin. Âmin.
• • •
Önceki Risale: ( 158 ) / Sonraki Risale: ( 160 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir zaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
Arabî : Arapça
beyanı münasip : uygun açıklama, izah etme
bilfiil : fiilen, uygulamada
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
farz-ı ayn : herkesin yapması gerekli farzlar
has kardeşler : Üstadın çok değer verdiği ilk sıradaki talebeleri
heyet-i ilmiye : ilmi heyet
hiddet : öfke
hissedar : pay sahibi
hizmet-i imaniye : iman hizmeti
ihsan etme : ikram etme, bağışlama, verme
ihtar edilmek : hatırlatılmak
mahdum : oğul, evlât
mahsul : ürün
medar-ı şükran : teşekkürün, şükrün kaynağı, sebebi
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
merhume : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş kadın
müdafaa etmek : savunmak
Nur dairesi : Risale-i Nur dairesi
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
refika : eş, hanım
sabr-ı cemîl : güzel sabır; rıza göstererek dayanıp katlanma
sadakat : bağlılık
sair : diğer, başka
sebebiyet : sebep olma
sehiv : yanılma, şaşırma
şakirt : talebe, öğrenci
tashihat : düzeltmeler
tesanüd : dayanışma
vefat : ölüm
Yükleniyor...