Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Bütün ruh u canımızla, geçmiş rahmetli ve bereketli ve kerametli ve yağmurlu Mirac-ı Şerifinizi tebrik ve emsâl-i kesiresiyle müşerref olmaklığınızı rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz. Ve bu sene, aynen geçen sene gibi, Mirac gecesinden evvel, gecede, hiç emsali görülmemiş bir tarzda yağmurun gelmesi ve Mirac Gecesi ve gündüzünde devam etmesi, kâinat ve anâsır bu mübarek geceyi alkışladığına bir alâmet olduğu gibi, Zülfikar ve Asâ-yı Mûsâ’nın fütuhatlarına—hususan resmî dairelerde—bir emaresi olduğuna kanaatimiz kat’îdir. Ve bu mübarek gecenin yarısına kadar şiddetli ve çalışmaya bir derece mâni bir rahatsızlık ve sancı birdenbire zâil olmaları bana kanaat verdi ki, bu mübarek gecede kardeşlerim sıhhat ve âfiyetim için duaları, hakkımda makbuliyetinin eseri olduğuna ve o gecenin bir miktarında ziyade hastalık cihetiyle herbir saati on saat kadar sevaplı bulunmasını bir nevi mânevî müjde aldım, Allah’a şükrettim. “Erhamürrâhimîne hadsiz şükür olsun” dedim.

Saniyen: Nurun bir kumandanı kardeşimiz Re’fet Beyin Ankara seyahatiyle Nurlara az bir zamanda büyük bir hizmete muvaffak olduğuna şüphe yoktur. İnşaallah yakında eseri görünecek. Hususan Diyanet Riyasetinin müntesipleri umumen Zülfikar ve Asâ-yı Mûsâ mecmualarını takdir ve tahsin ile karşılamaları ve tenkit değil, belki himaye ve müdafaa edeceklerine söz vermeleri, çok ehemmiyetli bir hâdisedir ve Zülfikar ve Asâ-yı Mûsâ’ya parlak bir ilânnamedir.
• • •
Önceki Risale: ( 176 ) / Sonraki Risale: ( 178 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âfiyet : sağlık, selâmet
alâkadar : alâkalı, ilgili
alâmet : belirti, işaret
anâsır : unsurlar
aziz : çok değerli, izzetli
burhan : kuvvetli ve sarsılmaz delil
emare : belirti, işaret
emsal : benzer
emsâl-i kesire : pek çok benzerler
evham : kuruntular, şüpheler
evvelâ : birincisi
fevkınde : üstünde
fütuhat : fetihler, zaferler, başarılar
hakikat : gerçek
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hususan : özellikle
hüccet : kanıt, delil
ilzam etmek : susturmak, cevap veremez hale getirmek
inayet-i Hak : her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah’tan gelen yardım, ihsan, iyilik
itimad etmek : güvenmek
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kanaat : görüş, fikir
kat'î : kesin
kemâl-i teslimiyet : tam bir teslimiyet
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü şey
makbuliyet : kabul edilmişlik, kabul görmüşlük
Mirac-ı Şerif/Miraç gecesi : Peygamber Efendimizin Miraca çıktığı gece; Recep ayının yirmi yedinci gecesi
muarız : karşı gelen, muhalif
muteriz : itiraz eden
müşerref : şereflenme
niyaz etme : dua edip isteme, yakarma
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın her şeyi kuşatan sonsuz rahmeti
ruh u can : ruh ve can; büyük bir içtenlik
sarf edilme : harcanma
sıddık : çok doğru ve bağlı
sıhhat : sağlamlık, sağlıklı olma
suret : biçim
tenezzül etmek : inmek, alçalmak
zâil olma : geçip gidici, yok olucu
zaruret : zorunluluk, gereklilik
Zülfikar : Üstad Bediüzzaman’ın Kur’ân’a ve Peygamberimize (a.s.m.) dair bir eseri
Yükleniyor...