Aziz, mâsum evlâtlarım; Kur’ân’ı öğrenmek için ders almaya çalışıyorsunuz. Sizin bildiğiniz yeni harfte noksanlar olduğu için, mümkün oldukça yeni harften okunmamak lâzım gelir.

Hem Kur’ân’ı okumanın fâidesi, yalnız hâfız olmak ve dünyada onunla bir makam kazanmak, bir maaş almak değil; belki herbir harfi, hiç olmazsa on hayrından tâ yüze, tâ binlere kadar Cennet meyvelerini, âhiret fâidelerini vermesini düşünüp ve ebedî hayatın rahatını ve saadetini temin etmek niyetiyle okumak lâzımdır.

Evet, mekteplerde, dünya maişeti, ya rütbeleri için fenleri ders okumak, bu kısacık dünyevî hayatta derecesi, fâidesi bir ise, ebedî hayatta Kur’ân ve Kur’ân’ın kudsî kelimelerini ve nurlu ve imanî mânâlarını öğrenmek binler derece daha kıymetlidir. Onlar şişe hükmünde, bunlar elmas hükmündedir.

Hem peder ve validenize hakikî ve fâideli evlâtlar olabilirsiniz. Siz, mâdem mâsumsunuz, daha günahınız yok; böyle kudsî bir niyetle okusanız, sizleri Risale-i Nur’un mâsum şakirtleri içinde kabul edip umum şakirtlerin dualarına hissedar olursunuz ve nurlu ve mübarek talebeler olursunuz.

Hem Üstadınızı, hem sizi, hem peder ve validelerinizi, hem memleketinizi tebrik ediyorum.
• • •
Önceki Risale: ( 179 ) / Sonraki Risale: ( 181 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

nefis : bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, geçici zevk ve isteklere sevk eden duygu
istifade etmek : faydalanmak, yararlanmak
berzah : öldükten sonra ruhların gittiği, dünya ile âhiret arasındaki âlem
iştiyak : arzu, istek
fâni : gelip geçici, ölümlü
bâki : devamlı, kalıcı, ölümsüz
hissiyat : duygular, hisler
sirayet eden : bulaşan, yayılan
cemâl : güzellik
rahmet : merhamet, ihsan, bağış, ikram
zînet : süs
mazhar olma : sahip olma, yansıma yeri
hadsiz : sonsuz
zahirî : açık, görünürde
ziynet : süs
hüsün : güzellik
faal : hareketli
nev' : çeşit, tür
himayet : koruma
hakikî : asıl, gerçek
hissiyat : duygular, hisler
dünyaperest : dünyaya aşırı derecede düşkün olan
izale etme : giderme
def etme : uzaklaştırma
aziz : çok değerli, izzetli
mâsum : günahsız, temiz, saf; çocuk
hâfız : Kur’ân’ı ezberlemiş
yeni harf : Latif harfi
hayır : sevap
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
ebedî : sonu olmayan sonsuz
saadet : mutluluk
temin etmek : sağlamak
maişet : geçim
dünyevî : dünyaya ait
Yükleniyor...