Çok aziz ve sıddık, kahraman Sabri; Cenâb-ı Hak, Galip Bey gibi çok fedakârları İslâm ordusunda yetiştirsin. Bu zât, garpta, aynı şarkta Hulûsi Bey gibi imana hizmet ediyor. Tarikat cihetiyle ehl-i imanı dalâletten çekmeye çalışıyor. Bu zât, eskiden beri Risale-i Nur’u görmeden Nur mesleğinde hareket etmeye çalışmış. Sonra Nurlarla münasebeti kuvvetleştiği zaman, daha ziyade hizmet edebilir. Fakat Nurun mesleği, hakikat ve sünnet-i seniye ve feraize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır; tarikate ikinci, üçüncü derecede bakar. Galip kardeşimiz, Alevîler içinde Kadirî, Şâzelî, Rüfâî tarikatlerinin bir hülâsasını sünnet-i seniye dairesinde Hulefa-yı Râşidîn, Aşere-i Mübeşşereye ilişmemek şartıyla, muhabbet-i Âl-i Beyt dairesinde bir tarikat dersi vermesini düşünüyor. Hakikat namına ve imanı kurtarmak ve bid’alardan muhafaza etmek hesabına ehemmiyetli üç dört fâidesi var:

Birincisi: Alevîleri başka fena cereyanlara kaptırmamak ve müfrit Râfizîlik ve siyasî Bektaşîlikten bir derece muhafaza etmek için ehemmiyetli fâidesi var.

İkincisi: Hubb-u Ehl-i Beyti meslek yapan Alevîler ne kadar ifrat da etse, Râfizî de olsa, zındıkaya, küfr-ü mutlaka girmez. Çünkü muhabbet-i Âl-i Beyt ruhunda esas oldukça, Peygamber ve Âl-i Beytin adavetini tazammun eden küfr-ü mutlaka girmezler. İslâmiyete o muhabbet vasıtasıyla şiddetli bağlanıyorlar. Böylelerini daire-i sünnete tarikat namına çekmek büyük bir fâidedir.

Hem bu zamanda, ehl-i imanın vahdetine çok zarar veren bazı siyasî cereyanlar Alevîlerin fıtrî fedakârlıklarından istifade edip kendilerine âlet etmemek için Nur dairesine çekmek büyük bir maslahattır. Madem Nur şakirtlerinin üstadı İmam-ı Ali Radıyallahu Anh’tır ve Nur’un mesleğinde hubb-u Âl-i Beyt esastır; elbette hakikî Alevîler kemâl-i iştiyakla o daireye girmeleri gerektir.

Bu zaman, imanı kurtarmak zamanıdır. Seyr-i sülûk-ü kalbî ile tarikat mesleğinde bu bid’alar zamanında çok müşkilât bulunduğundan, Nur dairesi hakikat mesleğinde gidip, tarikatlerin fâidesini temin eder diye o kardeşimize Ramazanını tebrik ve selâmımla beraber yazınız. O da bize dua etsin.
• • •
Önceki Risale: ( 184 ) / Sonraki Risale: ( 186 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkâr
hakikat : tarikat ve tasavvuf yoluna girmeden, Sahabe gibi doğrudan Kur’ân ve Sünnet ışığında iman hakikatlerine ulaşma
sünnet-i seniye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
feraiz : farzlar
tarikat : yol; İlâhî hakikatlere ulaşmak için, şeyhin gözetiminde takip edilen yol
hülâsa : esas, öz
muhabbet-i Âl-i Beyt : Âl-i Beyte duyulan sevgi
bid'a : aslen dinde olmayıp sonradan dine zarar verecek şekilde ortaya çıkan şey
muhafaza etmek : korumak
cereyan : akım
müfrit : bir meselede aşırıya giden
hubb-u Âl-i Beyt/hubb-u Ehl-i Beyt : Ehl-i Beyte duyulan sevgi
ifrat : aşırılık
zındıka : dinsizlik
küfr-ü mutlak : Allah’ı ve Allah’tan gelen hiçbir şeye inanmama
adavet : düşmanlık
tazammun eden : içine alan, kapsayan
daire-i sünnet : sünnet dairesi
vahdet : birlik, teklik
fıtrî : doğal, yaratılıştan gelen
âlet etme : araç, vasıta yapma
Nur dairesi : Risale-i Nur dairesi
maslahat : fayda, yarar
şakirt : talebe, öğrenci
Radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun”
Nur mesleği : Risale-i Nur mesleği
hubb-u Âl-i Beyt : Âl-i Beyte duyulan sevgi
hakikî : asıl, gerçek
kemâl-i iştiyak : tam bir istek ve arzu
seyr-i sülûk-ü kalbî : mânevî makamlarda kalp ile yapılan seyir ve seyahat
müşkilât : zorluk
temin etme : sağlama
Yükleniyor...