Mu’cizeli Kur’ân’ımızdan Sûre-i Rahmân tevafukat-ı lâtifesi içinde bulunan cüz ile, güzel tevafuklu bir cüz ile İstanbul’da matbaacı Aziz’e göstermek için göndermiştik.

O da çok beğenmiş, söz vermiş ki: “Ne vakit isterseniz, bunu da Hizb-i Kur’âniye ve Hizb-i Nuriye gibi fotoğrafla tab edeceğim. Hindistan’a bir milyon Kur’ân’ı göndermeye söz verdiğimden, bu mu’cizatlı Kur’ân’ı da içinde onlara göndermek güzel olur.”

Cenâb-ı Hak, inşaallah Nurcuları muvaffak eder.
• • •
Önceki Risale: ( 198 ) / Sonraki Risale: ( 200 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli, saygın
beyan etmek : açıklamak, izah etmek
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cüz : Kur’ân’ın bölündüğü otuz kısımdan biri, bölüm
entari : tek parçadan oluşan uzun giysi
hususan : özellikle
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü hâl
leyâli-i aşere : on mübârek gece
mecmua : kitap; belli bir konuda yazılan bir araya toplanmasından oluşan kitapçık
mu’cizatlı : mu’cizeli, mu’cizelerle dolu
mu’cize : insanların benzerini yapmakta âciz kaldıkları olağanüstü işler
mukabil : karşılık
muvaffak etmek : yardım ederek başarı sağlamak
nâşir : neşreden, yazıp yayan
peder : baba
Rehber : Gençlik Rehberi, Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinden derlenerek hazırlanan bir risale
sıddık : çok doğru ve bağlı
Sikke-i Gaybiye : Risale-i Nur’da yer alan Sikke-i Tasdik-i Gaybî adlı eser
Sûre-i Rahmân : Râhman Sûresi, Kur’ân-ı Kerimin 55. sûresi
tab etme : yazmak, basmak
takdir etmek : belirlemek, değer biçmek
tensib : uygun görme
tevafuk : uygunluk, denk gelme
tevafukat-ı lâtife : ince ve güzel uygunluklar, uyumluluklar
umum : genel, herkes
yekûn : toplam
Yükleniyor...