Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Sizin muvaffakiyetinizi ve sebatınızı ve Yirmi Dokuzuncu Sözün elif’ler kerametini muhafazasıyla mumlu kâğıtlara yazılmasını ve çalışmanıza fütur gelmemesini ruh u canımızla tebrik ediyoruz.

Saniyen: Dört saat ifademi almakla pek çok emsalsiz bir sıkıntı çektiğim on saat sonra, âdetâ aynı zamanda iki milyon lira zarar veren Maarif yangını gösterdi ki, Risale-i Nur, belâların def’ine bir vesiledir ki, Nurlara hücum edildi, belâ yol buldu, geldi.

Salisen: Risale-i Nur’un kerameti olarak yangına dair yazılan bir parça, bir haftadan beri size göndermek için bekliyordu. Çünkü ziyade evhamlarından postahanelere çok dikkat ettiklerinden, postayla göndermedik. Sizin de mahkemece hakikî vaziyetinizi merak ediyoruz. “Kardeşimiz Burhan’ın bir küçük musibeti varmış” diye yazıyor, neymiş, merak ettik. Cenâb-ı Hak def etsin. Hem Re’fet Bey, hem Abdullah Çavuşun mektuplarından çok memnun oldum. Onlara hususan selâm ediyorum. Umuma selâm.
Kardeşiniz
Said Nursî

• • •
Önceki Risale: ( 215 ) / Sonraki Risale: ( 217 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
belâ : musibet, sıkıntı
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cüz : parça
def etmek : ortadan kaldırmak
def : ortadan kaldırma
Diyanet Reisi : Diyanet İşleri Başkanı
elif : Arap alfabesinin ilk harfi
emsalsiz : benzersiz
evham : kuruntular, şüpheler
fütur : usanç
hakikî : asıl, gerçek
hususan : özellikle
iktisat : tutumluluk
keramet : Allah’ın bir ikramı olan olağanüstü şey
Maarif yangını : Millî Eğitim Bakanlığında çıkan yangın
maişet : geçim
muavenet : yardım
musibet : belâ, büyük sıkıntı
muvaffakiyet : başarı
müsadere etmek : hukuken yasaklanan bir şeyin toplatılması, elde tutulması
ruh u can : ruh ve can; bütün içtenlik
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
sebat : kararlılık
sıddık : çok doğru ve bağlı
tab etmek : basmak
tenezzül etmek : inmek, alçalmak
tensib : uygun görme
umum : herkes, genel
vaziyet : durum, hâl
Yükleniyor...