Afyon Emniyet Müdürlüğüne; Ben, sizin, insaniyet ve vicdanınıza itimaden, mahrem işlerimi size beyan ediyorum. Hem vazife itibarıyla, siz, bizimle pek çok alâkadarsınız. Çünkü Risale-i Nur’un âsâyiş noktasında yirmi seneden beri yüz bin şakirdinden hiçbir vukuat olmadığı gibi; pek çok zabıta memurlarının itiraflarıyla ve birşey aleyhimizde kaydetmemeleriyle bunu ispat eder. Buraya, Ankara Emniyet-i Umumiye Müdürü geldiğini bir çocuktan işittim. Herhalde benim halimi soracak diye birşey kaleme aldım ki, rahatsızlığım münasebetiyle ona konuşmak yerinde takdim edeyim. Birden, gittiğini işittim. Size leffen onu gönderiyorum; münasip görseniz, berâ-yı malûmat ona gönderirsiniz. Ben, dünya işlerini bilmiyorum, halklarla görüşemiyorum. Senden başka burada kimsem yok ki reyini alayım. Benim şahsıma ait mesele gerçi çok ehemmiyetsizdir, cüz’îdir; fakat Risale-i Nur’a ait mesele, bu vatan ve millete pek çok ehemmiyeti var.

Size kat’iyen ve çok emarelerle ve kat’î kanaatimle beyan ediyorum ki, gelecek yakın bir zamanda, bu vatan, bu millet ve bu memleketteki hükûmet, âlem-i İslâma ve dünyaya karşı gayet şiddetle Risale-i Nur gibi eserlere muhtaç olacak; mevcudiyetini, haysiyetini, şerefini, mefahir-i tarihiyesini onun ibrazıyla gösterecektir.
Said Nursî

• • •
Önceki Risale: ( 42 ) / Sonraki Risale: ( 44 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

insaniyet : insanlık
itimaden : güvenerek
mahrem : gizli
beyan etme : açıklama, izah etme
alâkadar : alâkalı, ilgili
âsâyiş : bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması, güvenlik
şakirt : talebe, öğrenci
vukuat : toplumun güvenliğini bozan olaylar
zabıta : polis
itiraf : açıklama
Ankara Emniyet-i Umumiye Müdürü : Ankara Emniyet Genel Müdürü
takdim etme : sunma
leffen : ekli, bitişik
berâ-yı malûmat : malumat için, bilgi vermek için
cüz'î : az, küçük, ferdî
kat'iyen : kesin olarak
emare : belirti, işaret
kat'î : kesin
kanaat : görüş, fikir
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
mevcudiyet : varlık
haysiyet : itibar, değer
mefahir-i tarihiye : tarihe ait övünç kaynakları
ibraz etme : ortaya koyma, gösterme
aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
izah : açıklama
meâl : açıklama, anlam
ihbar-ı İlâhî : Allah tarafından bildirilen
zan : şüphe, sanma
Lâ ilâhe illâllah : “Allah’tan başka ilâh yoktur”
ehl-i kıble : kıbleye yönelen, Müslüman
Yükleniyor...