Geçen hâdise-i ihanetten merak etmeyiniz. O hâdise söndü, plânları akîm kaldı. O yapan adam da, şimdi kendini nefret-i umumîden kurtarmak için yeminlerle inkâr ediyor. Ben onu, o olduğunu bilmedim. Yoksa ilişmezdim. Zaten iliştiği yoktur. Elini uzattı, başımdaki mendili açtı; hem de buraya Ankara Emniyet-i Umumîsi mühim memurlarla buraya gelmesini haber aldığı için o ihanete cesaret etti. O büyük memurlar buraya geldiler. Benim aleyhimde olan vali Rumelili olmasından, benimle görüştürmedi. Ben de size gönderdiğim konuşmak parçasını Afyon Emniyet Müdürü vasıtasıyla Ankara’da ona göndermek için, bununla melfuf pusula ile Afyon Emniyeti dairesine gönderdim. Ben de kat’iyen müteessir değilim. Zaten ehemmiyeti de kalmadı. Siz de hiç merak etmeyiniz. Hem herşeyde olduğu gibi, bunda da kader-i İlâhî benim hakkımda onların o zulmünü ehemmiyetli bir merhamete çevirdiğini kat’iyen gördüm, Allah’a şükrettim.

Dünkü gün, bayramdan sonra bana göndereceğiniz emanetleri beklerken, mektubunuzu aldım, “Bir iş’ar olmazsa on gün sonra takdim edeceğiz” cümlesini gördüm. Demek telâş etmişsiniz, onun için göndermediniz. Endişe edilecek birşey yok. Fakat buraya ehemmiyetli memurlar geldikleri zamanda göndermemek, emanet buraya gelmemek, ihtiyarsız bir güzel ihtiyat olmuş.
• • •
Önceki Risale: ( 44 ) / Sonraki Risale: ( 46 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Ankara Emniyet-i Umumîsi : Ankara Emniyet Genel Müdürü
ihanet : küçümseme, hakaret etme
melfuf : bir zarf veya mektup içine konulmuş
pusula : küçük not kâğıdı
müteessir : etkilenen, üzülen
kader-i İlâhî : Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce takdir etmesi, planlaması
iş’ar olma : bildirme, haber verme
ihtiyarsız : irade dışı, istemeden
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
sadakat : bağlılık, sebat
sebat : kararlı olma
havali : çevre, civar
fütursuz : usanmadan, ümitsizliğe kapılmadan
baba ve oğul : Salâhaddin Çelebi ve babası Ahmed Nazif Çelebi
tab’ : baskı
suret : biçim, şekil
intişar : yayılma
hakikî : asıl, gerçek
ihlâs : samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme
tesanüd : dayanışma
hissiyat : hisler, duygular
kudsî : kutsal
istimal etme : kullanma
hakikat : doğru gerçek
serbestiyet : serbestlik
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
iğfal : aldatma, gaflete düşürerek kandırma
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
haslar : özel kişiler; Üstadın çok değer verdiği, ilk sıradaki talebeleri
Yükleniyor...