Aziz, sıddık kardeşlerim; Merak etmeyiniz, telâş edecek birşey yok. Yalnız bayramdan sonra Ankara Emniyet-i Umumî Müdürü, mühim memurlarla buraya gelmeleri ve bir cihette benimle de gizli alâkadar bir surette gelmesinden evvel bir kumandan, onların gelmesinden cesaret alıp hafifçe bana ilişti. Fakat sonra pişman oldular. O büyük memurlar geldikten sonra mucib-i endişe birşey olmadı. Tahminimce, bana ait mesele bir derece kardeşlerime sirayet etmesi cihetiyle, Feyzi’ye zahiren hafifçe ilişilmiş. Fakat ben merak ediyorum, onu taharri etmekte neyi bahane etmişler? Neyi aramışlar? Tafsilâtı nedir? Madem iki sene tetkikattan sonra üç mahkeme kitap ve mektublarımızı bilâistisna bize iade etmiş, biz de dünya siyasetiyle alâkadar olmadığımız onlarca tahakkuk etmiş, daha ne arayabilirler? Olsa olsa hususî, belki kıskançlık eseri veyahut garaz veyahut gizli zındıkların tahrikiyle böyle bazı kanunsuzluklar kanun namına yapılıyor. Bu hallere mukabil, tam metanet ve tesanüd ve sarsılmamak ve telâş etmemek lâzımdır.
• • •
Önceki Risale: ( 46 ) / Sonraki Risale: ( 48 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

refika-i hayat : hayat arkadaşı, eş
has kardeşler : özel kardeşler; Üstadın çok değer verdiği, ilk sıradaki talebeler
şahs-ı mânevî : tüzel kişilik; belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişi, topluluk
şakirt : talebe, öğrenci
tensib : uygun görme
peder : baba
valide : anne
aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
Ankara Emniyet-i Umumî Müdürü : Ankara Emniyet Genel Müdürü
cihet : şekil, yön
alâkadar : alâkalı, ilgili
mucib-i endişe : endişeyi gerektiren
sirayet etme : geçme, bulaşma
zahiren : dış görünüş itibariyle
taharri : soruşturma, inceleme, araştırma
tafsilât : ayrıntı, detay
tetkikat : araştırmalar, incelemeler
bilâistisna : istisnasız, ayırt etmeksizin
tahakkuk : gerçekleşme
garaz : kötü kasıt, gaye, maksat
zındık : dinsiz
tahrik : kışkırtma, harekete geçirme
mukabil : karşılık
metanet : sağlamlık, kararlılık
tesanüd : dayanışma
zarfında : içinde
Yükleniyor...