Aziz, sıddık kardeşim; Camide az görüştük, lüzumlu bazı şeyler söyleyeceğim, hatırında kalsın.

Evvelâ: Bedre’deki yüz senelik vazifeyi on sene zarfında gören Sabri kardeşimizin samimî dostları olan Hakkı, Hulûsi, (پ) Mehmed ve Barla’da Şamlı, Süleyman, Bahri gibi kıymettar kardeşlerimize benim tarafımdan çok selâm ediyorum.

Saniyen: Küçük Ali’nin büyük kardeşi mübarek Mustafa’nın Abdurrahman’dan irsiyet aldığı vazifesini, kahraman kardeşi ve mübarek mahdumu o vazifeyi tamamıyla görüyorlar. Onun vazifesi ve hizmeti devam ediyor, merak etmesin. Hafız Mustafa, elhak merhum Hafız Ali’nin zamanında onunla beraber ektikleri Nur’anî tohumların çok mübarek mahsulâtı var.

Hem Hafız Ali’nin (r.h.) vefatından sonra hapiste onun yerinde bana hizmeti, her vakit onu benim hatırıma getiriyor. Merhum Lütfi’nin ehemmiyetli vârislerinden Abdullah Çavuş, kahraman Tahirî ile, Atabeyi, Nurs karyem hükmüne getirmişler. İslâmköylü Abdullah, Hafız Ali (r.h.) zamanında Risale-i Nur’a çok hizmet etmiş. Onlara umumen selâm ediyorum. Mübarek Tahirî’nin küçücük bir medrese-i Nuriye hükmünde hanesindeki mübareklere dua ediyorum. Yeni bir Hafız Ali (r.h.) nümunesini gösteren ve Milâslı Halil İbrahim’in sadakatini andıran İslâmköylü Halil İbrahim ve orada ona benzeyen kardeşlerime de pek çok selâm ve bilhassa Isparta’da kahraman Rüştü’nün kahraman kardeşi Burhan bizi çok minnettar ettiğini ve az bir işle bize ve Risale-i Nur’a pek çok iş gördüğünü söyleyiniz. Zaten sana şifahen söylemiştim, unutma, hususî Zekâi’yi de gör ve de ki: Cenâb-ı Hakka şükrediyorum, yine Zekâi namında ve suretinde biraderzadem Abdurrahman’ı yine bana verdi. Daha şifahen söylediklerimi sen bilirsin; sen benim mektubumsun.
• • •
Önceki Risale: ( 47 ) / Sonraki Risale: ( 49 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

saniyen : ikinci olarak
irsiyet almak : miras olarak almak
mahdum : erkek evlât (büyük zâtların çocukları için kullanılır)
elhak : gerçekten
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
mahsulât : ürünler, neticeler, meyveler
vâris : mirasçı
karye : köy
umumen : bütünüyle
medrese-i Nuriye : Risale-i Nur’un okunduğu yer
hane : ev
nümune : örnek, misâl
sadakat : bağlılık, sebat
bilhassa : özellikle
minnettar olmak : şükran duymak
şifahen : sözlü olarak
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
şükretmek : Allah’ın (c.c.) nimetlerine karşı memnunluk göstermek; Allah’a teşekkür etmek
biraderzade : kardeş oğlu, yeğen
aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
serbestiyet : serbestlik
intişar : yayılma
mesrur : sevinçli, mutlu
inayet-i İlâhiye : Allah’ın lütuf, iyilik ve yardımları
eski harf : Arap alfabesi
tab etmek : yazmak, basmak
Yükleniyor...