Mahkeme tarafından bana iade edilen, daha elime geçmeden postadan müsadere edilen mübarekler heyetinin pehlivanı Küçük Ali’nin bir mektubunu gördüm ki, her iki sene bir defa bütün Risale-i Nur’u yazmaya karar vermiş, yapmış. Bu kahramanlığı ile, benim, Risale-i Nur’un birinci şakirdi olan Büyük Mustafa’da hakikî bir Abdurrahman’ı ve arkasında çok Abdurrahman’ları göreceğim diye keşfiyatımı tam tasdik etmiş ve o mübarek Mustafa’nın vazifesini tam yapmış. Ve Hafız Mustafa dahi, Hafız Ali zamanında tam bir muavini ve vefatından sonra tam bir vârisi olduğunu hapiste gösterdi. Demek mübarek heyet-i âlisinde, on sekiz sene evvel ümit ettiğim hizmet-i Nuriyeyi tam yapmışlar ve yapıyorlar. Ektikleri tohumlar, onlar çalışmasalar da, onların bedeline mahsulât veriyor. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.
• • •
Önceki Risale: ( 55 ) / Sonraki Risale: ( 57 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

hüsn-ü misal : güzel örnek
sadık : bağlı, doğru
şakirt : öğrenci, talebe
daimî : devamlı, sürekli
hulûs : içtenlik, gönülden gelen samimiyet
malûm : bilinen, belli
alâkadar : alâkalı, ilgili
hususan : bilhassa, özellikle
sıddık : çok doğru ve bağlı
celb etme : çekme
mâsum : günahsız, suçsuz; çocuk
ümmî : okuma yazma bilmeyen, tahsil görmemiş
hemşire : kız kardeş
müsadere : el koyma, toplama, toplatma
hakikî : asıl, gerçek
keşfiyat : keşifler, bazı hakikatleri ortaya çıkarma, keşfetme hâlleri
tasdik etme : onaylama, doğrulama
muavin : yardımcı
vâris : mirasçı
hizmet-i Nuriye : Risale-i Nur hizmeti
mahsulât : ürünler, neticeler, sonuçlar
bedel : karşılık
Yükleniyor...