Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Sizleri, birinci vazife-i Nuriyeyi, Asâ-yı Mûsâ’ya ait hizmete başlamanızı tebrik ve Isparta’nızı, diyanette ve âdâb-ı İslâmiyede geri değil, ileri gitmesini ruh u canımızla tahsin ve tebrik ediyoruz.

Saniyen: Denizli’nin Hüsrev’i Hasan Feyzi’nin Risale-i Nur hakkında ve Risale-i Nur’un aslı ve esası ve mâdeni olan hakikat-ı Kur’âniye ve sırr-ı iman ve nur-u Ahmedî târifinde yazdığı manzum fıkrası, içinde tam bir samimiyet ve metin bir kanaat-ı imaniye bulunduğundan; hem herşeyi çabuk kabul etmeyen ve delilsiz teslim olmayan âlim, hususan muallim olduğu halde Risale-i Nur’un hakkaniyetini hem kendi namına, hem etrafındaki rüfekasının şahs-ı mânevîsi hesabına bir derece fevkalâde, hâlisane tarif etmesinden Sikke-i Tasdîk-i Gaybî âhirinde, Lâhikadan alınan parçaların sonunda yazılmasını, hem ayrıca Lâhikada da kaydedilmesini ve Halil İbrahim’in de son Risale-i Nur hakkındaki tavsifnamesini dahi bunun gibi Sikke-i Tasdik-ı Gaybî’nin arkasında yazılmasını münasip gördük ve burada da öyle yaptık. Çünkü bu kadar kuvvetli ve samimî bir kanaat, Sikke-i Gaybî’deki îmalar nev’inde hakkaniyetine bir îma, bir emare olabilir.

Salisen: Hasan Feyzi’nin mektubunda bahsettiği bütün oradaki kardeşlerimize pek çok selâm, tebrik ediyoruz. Hapishaneleri bir dershane-i Nuriye olduğu gibi, inşaallah Denizli vilâyeti de bir nevi Medresetü’z-Zehrâ hükmüne geçecek. Ve çokların yüzünü ak eden ve Nuru zulümlerden kurtarmaya çalışan ve Nurun şakirtlerinin her birisine ona hediye edilen risalelerden ziyade hediye vermiş hükmünde mânen bizlere hediyesi var. Bu Nurun tebriki umum ona minnettar olanların hatıralarıdır. Yüzer misli mukabili alınmış bir hatıra-i adalettir.

Rabian: İşaret-i gaybiye ile, “ ‘64’te Risale-i Nur telifçe tamam olur” diye haber-i gaybiyeyi iki hal tasdik ediyor.

Birincisi: Çok mühim noktalar hatıra geldiği halde, risaleyi telif cihetine sevk edilmiyor.

İkincisi: Risale-i Nur’un hıfz ve neşrine ve sahâbet ve himayetine çalışmak için hayat isterdim. Fakat hadsiz şükür olsun ki, bir biçare ihtiyar Said yerinde çok genç Said’ler o vazifeyi yapıyorlar. Hususan Hüsrev’ler, Feyzi’ler, Ahmed’ler, Mehmed’ler biraderzadem gibi çok Abdurrahman’lar, ve hâkezâ. Hafız Ali’yi kabrinde mesrur, müferrah ettikleri gibi, inşaallah kabrimde de öyle mesrur edecekler.

Umum kardeşlerime, mâsumlara, ümmîler, hemşîreler gibi her taifenin herbirisine birer birer selâm ve dua ediyoruz. Çalışkanların da Risale-i Nur’un bereketiyle o yangından ziyanları yoktur, sizlere arz-ı hürmet ve selâm edip ellerinizden öperler.
• • •
Önceki Risale: ( 68 ) / Sonraki Risale: ( 70 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

muvafık : lâyık, uygun
muvaffak : başarılı
keder : sıkıntı, üzüntü
merdane : erkekçesine, mertçe
fedakârane : fedakârlıkta bulunarak
istirahat : dinlenme
minnettar olmak : şükran duymak
tevakkuf : durma, duraklama
mukabil : karşılık
fütuhat : fetihler, açılımlar
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
sebat : kararlılık
metanet : sağlamlık, dayanıklılık
aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
vazife-i Nuriye : Risale-i Nur yoluyla Kur’ân hizmetinde bulunma vazifesi
diyanet : dindarlık
âdâb-ı İslâmiye : İslâmî terbiye kuralları
ruh u can : ruh ve can, büyük bir içtenlik
tahsin : beğenme, güzel bulma
saniyen : ikinci olarak
hakikat-ı Kur’âniye : Kur’ânî hakikat, gerçek
sırr-ı iman : iman sırrı
nur-u Ahmedî : Peygamberimizin (a.s.m.) nuru
manzum : vezinli şiir
fıkra : bölüm, kısa yazı
kanaat-ı imaniye : imana ait düşünce, fikir, imanın vermiş olduğu kanaat
muallim : öğretmen
hakkaniyet : doğruluk, gerçekçilik
rüfeka : arkadaşlar
şahs-ı mânevî : tüzel kişilik; belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen mânevî şahıs
hâlisane : temiz kalplilikle, safiyetle
âhir : en son
tavsifname : tanıtıcı yazı
münasip : uygun
kanaat : görüş, fikir
îma : üstü kapalı bir şekilde ifade etme
nev’ : çeşit, tür
emare : belirti, işaret
salisen : üçüncü olarak
hüküm : karar
zulüm : haksızlık, eziyet, işkence
şakirt : öğrenci, talebe
minnettar olmak : şükran duymak
misl : benzer
mukabil : karşılık
hatıra-i adalet : adalet hatırası, göstergesi
rabian : dördüncü olarak
İşaret-i gaybiye : geleceğe veya bilinmeyen bir şeye işaret
telif : yazma
haber-i gaybi : gayba ait haber
hıfz : koruma, muhafaza etme
neşir : yayılma, yayma
sahâbet : sahiplik, sahip çıkma
himayet : koruma
hadsiz : sınırsız, sonsuz
şükür : Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme
biçare : çaresiz
hususan : bilhassa, özellikle
biraderzade : kardeş oğlu, yeğen
hâkezâ : böylece, bunun gibi
mesrur : sevinçli, mutlu
müferrah : ferah duyan, huzurlu
mâsum : günahsız, suçsuz; çocuk
ümmî : okuma yazma bilmeyen
hemşîre : kız kardeş
taife : grup, topluluk
arz-ı hürmet : hürmet etme, saygı sunma
aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
desise : hile, aldatma
Hıfz-ı İlâhî : Allah’ın koruması, himayesi
musibet : belâ, dert, felâket
hâli : boş
mahfel : kapalı bölme, oda
malûm : bilinen, belli
zabit : subay
Yükleniyor...