Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i imaniyede azimkâr kardeşlerim; Evvelâ: Birinci vazife-i Nuriye, inşaallah matbaanın pek çok fevkinde iş görecek. Şimdi de şakirtlerine büyük sevaplar ve kuvvetli iman hizmetleri veriyor. Acaba bu vazife ileri gidiyor mu, yoksa bu kışın ağır şeraitiyle geri mi kalıyor?

İkinci vazife de, Onuncu Söz, zeyilleriyle beraber, iki Mu’cizât risaleleri ve zeyillerinin âhirinde bulunmak lâzımdır. Birinci vazifesini bitirenler, yine mevcudu varsa, bir cilt içine almaya çalışsınlar; yoksa, tedarik etsinler. Çünkü âlem i İslâm, şimdiki intibahı, vahdet-i İslâma çalışması, herhalde Risale-i Nur gibi eserleri arayacak ve büyük dairelerin geniş nazarlarına elbette büyük mecmualar lâzımdır.

Saniyen: Sizin bana yardımınız iki cihetle pek zahir ve pek büyüktür.

Birincisi: Sizin fütursuz hizmet-i Nuriyede çalışmanız benim bütün musibetlerimi ve sıkıntılarımı hiçe indiriyor, bilâkis sürurlara kalbediyor.

İkinci cihet: Kat’iyen biliniz ki, duanız, onların ağır ve işkenceli zulümlerini, benim hakkımda inayetkâr, maslahattar merhametlere çevirmesine sebep olduğuna kat’iyen şüphem kalmadı.

Ezcümle: Memurları ve halkları benden ürkütmeleri, beni büyük hatâlardan ve tasannulardan ve ihlâsa münâfi hâletlerden ve vaktimi zayi etmekten kurtarıp, kader-i İlâhînin hakkımda, zulm-ü beşerî içinde tam adaletini ve inayetini gösterdi. Buna kıyasen, başıma ne gelse, altında bir rahmet var. Yalnız benimle meşgul olmaları için on dirhem zarar, Risale-i Nur’un on bin lirasını kurtarıyor. Onun için, siz hiç beni merak etmeyiniz. Hattâ bazan damarlarıma dokunduracak tarzdaki ihanetlerine karşı beddua etmek isterken, onların yakında ölüm idamıyla, kabr-i haps-i münferitte azapları ve bu ihanetlerinin neticesinde bana ait maslahatları ve hizmetimize menfaatleri düşündükçe, bedduadan vazgeçiyorum.

Salisen: Her hafta bir iki mektubunuz bana hem şifâ, hem medâr-ı tesellî ve mânevî bir sohbetle sizinle görüşmeye vesile olmasından, kemal-i şevkle postayı bekliyorum. Umumunuza birer birer selâm ve dua...
Said Nursî

• • •
Önceki Risale: ( 81 ) / Sonraki Risale: ( 83 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
hizmet-i imaniye : iman hizmeti
azimkâr : gayretli, kararlı
vazife-i Nuriye : Risale-i Nur yoluyla yapılan Kur’ân ve iman hizmeti ve onu insanlara ulaştırma görevi
fevkinde : üstünde
şakirt : öğrenci, talebe
şerait : şartlar
zeyil : ilâve, ek
Mu’cizât risaleleri : Kur’ân’ın mu’cize olduğunu ispat eden Yirmi Beşinci Söz ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerinden bahseden On Dokuzuncu Mektup
âhirinde : sonunda
tedarik etme : elde etme
mevcud : var olan, elde olan
âlem-i İslâm : İslâm âlemi
intibah : uyanış
vahdet-i İslâm : İslâmın birliği, beraberliği
nazar : bakış, düşünce
mecmua : belli bir konuda yazılan yazıların toplandığı eser, kitap
saniyen : ikinci olarak
cihet : yön
zahir : açık, görünen
fütursuz : usanmadan
hizmet-i Nuriye : Risale-i Nur hizmeti
musibet : belâ, dert, felâket
bilâkis : aksine, tersine
sürur : mutluluk
kat'iyen : kesin olarak
zulüm : haksızlık, eziyet, işkence
inayetkâr : yardım ve iyilik eden, lütuf ve inayette bulunan
maslahattar : maslahatlı, faydalı
merhamet : acıma, şefkat
ezcümle : meselâ, örneğin
tasannu : yapmacık hareket, zorla kendini olduğundan daha iyi gösterme çabası
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
münâfi : aykırı, zıt
hâlet : durum, hâl
zayi : kayıp, ziyan
kader-i İlâhî : Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce takdir etmesi, plânlaması
zulm-ü beşerî : insanların zulmü
inayet : ikram, lütuf; bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik
kıyasen : kıyas yoluyla, benzeterek
rahmet : İlâhî şefkat ve merhamet
dirhem : eskiden kullanılan ve 3 gramlık ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi
ihanet : küçük düşürme, hakaret etme
Yükleniyor...