Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Hadsiz şükür olsun ki, Isparta tam bir Medresetü’z-Zehra ve Câmiü’l-Ezher olacağını ve olmaya başladığını, kahraman talebelerinin bu ağır şerait altında sarsılmadan faaliyetleri ispat ediyor. Diyanetçe ve Kur’ân ve Risale-i Nur’a müştâkane çalışmaları, hattâ Ali Köyünde, Ali’lerin gayretiyle çok çocukların talebeliğe girmeleri ve diğer bir köyün umum gençleri gece de Kur’ân’a çalışmaları ve camiler cemaatle dolmaları, Nur şakirtlerinin çektikleri bütün sıkıntıları hiçe indiriyor.

Saniyen: Fevkalâde sadakat ve alâka taşıyan Halil İbrahim’in bu dördüncü şehnâmesi, benim Nur’a hâdimliğim noktasında haddimin pek fevkindeki târifnamesi gerçi çok güzeldir; fakat Risale-i Nur’dan ziyade benim şahsıma baktığı cihetiyle, şimdilik size göndermedim. Tadilden sonra gönderilecek. Hem ona, hem onun rüfekalarına bilhassa selâm ederiz.

Salisen: Siz, bana karşı suikastlere merak etmeyiniz. Belki bir cihette memnun olunuz ki; Risale-i Nur ve şakirtleri yerinde, benim cüz’î ve vazifesi bitmiş olan şahsıma hücum ediyorlar, tâzip ederler.

Bu günlerde, buranın büyük memurları, çekinmeyerek, bazıları demiş: “Said’in vücudu ortadan kalkmalı” hâdisesi var. İşte gizli düşmanlarım, bunun gibi, bu fikirlerinden istifade ederek, mutemed hizmetçilerimi dağıtmakla fırsat bulup beni zehirlediler. Ve bu gibi memurlardan kuvvet alıyorlar. Fakat hıfz ve inayet-i İlâhiye, bu suikastleri de akîm bıraktı. İnşaallah, daima inayet, himayet edecek, bütün plânlarını akim bıraktı, bırakacak.
• • •
Önceki Risale: ( 86 ) / Sonraki Risale: ( 88 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
sıddık : çok doğru ve bağlı
evvelâ : birincisi
şerait : şartlar
müştâkane : arzu ile, çok isteyerek, can atarak
şakirt : talebe, öğrenci
saniyen : ikinci olarak
şehnâme : hükümdarların kahramanlık hikâyelerini anlatan manzum eser
hâdim : hizmetçi, hizmet eden
fevkinde : üstünde
târifname : bir şeyin özelliklerini belirten veya bir şeyin kullanılışını anlatan yazı
tadil : düzeltme
rüfeka : arkadaşlar
salisen : üçüncü olarak
cüz'î : ferdî, az, küçük
tâzip : azap verme, cezalandırma
hâdise : vakıa, olay
mutemed : güvenilir, emin kimse
hıfz : koruma
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
umum : bütün
bilhassa : özellikle
inşaallan : Allah izin verirse
hadsiz : sınırsız
Yükleniyor...